Edindiğimiz izlenime göre İstanbul sosyetesinin bazı züppeleri Çankaya'ya "şık bir aday" arıyorlarmış... İsmi de "Ruşen" ya da "Kamuran" olsun bari...
Çok iyi briç oynasın, tenis de oynasa fena olmaz.
Futbol gibi iğrenç ayaktakımı sporlarıyla ilgilenmesin.
Avrupa görmüş adam olsun, Fransızca bilsin. Günümüzde Fransızca diplomaside hiç geçerli değil ama zarar yok, o bilsin.
Hani şöyle emekli bir hariciyeci falan, Anadolu Kulübü üyesi...
Canali'den giyinsin.
Turguz Özal Bijan'dan giyindiği için onunla açıkça alay ediliyordu, Recep Tayyip Erdoğan Ray Ban güneş gözlüğü taktığı için küçümsenmişti, bu öyle olmasın. Abdullah Gül'ün eşi Nişantaşı'ndan "kırmızı tabanlı ayakkabı" alınca yerden yere vurulmuştu, buna yapmasınlar. (Çünkü iyi giyinmek sosyete züppelerinin tekelindedir. Halk çocuğu haddini bilmeli, para kazansa bile onların giydiklerini giymeye kalkmamalıdır.)
Bileğinde Audemars Piguet, ya da Breitling.
Kasımpaşa değil Topağacı taraflarından.
İstanbul sosyetesini "temsil" yeteneği şart zira!
Eh, bu durumda eşi de saçlarını gidip gidip Coiffeur Alexandre'a yaptıracak tabii.
Yemek üstüne mutlaka peynir, kahveyle de mutlaka konyak... Ağır yemeyecek, "nouvelle cuisine" takılacak, icabında Pierre Gagnaire'den tepsiyle getirtiriz.
Mantı falan gibi "banal" yemekleri ağzına sürmeyecek yani.
Şarap seçmeyi de iyi bilecek.
Babası paşa olsun, tornacı falan sosyeteyi bozar. Dedesi de tercihan "Atatürk'ün silah arkadaşlarından" çıkmalı. (Bu memleket halkın değil bürokrasinindir.)
Uymazsa, yakın zamana kadar Kapalıçarşı'da hazırlop "paşa dede portresi" satıyorlardı, gider bir tane alıp evinin salonuna asar, soranlara anlatırsın...
İstanbul sermayesi ve onun basın uşakları bu kadar mı zavallı durumlara düştüler yahu? Bu kadar mı bulutlarda geziniyorlar?
Dillerinin altındaki baklayı ben size çıkarayım: Aslında "Ümit Boyner" diyecekler ama utanıyorlar.
Hem kadın, hem sosyetik, hem "Gezi'ci"...
O olmazsa kocası da idare eder.
Taksim ayaklanmasından sonra "yeni bir parti kuracak" balonunu uçurmuşlardı...
Oysa, şimdilerde Fethullah'a yazılan eski YDH kaşarları bile buna sıcak bakmıyorlardı. Boyner'in ağzı politikadan yanmıştı, o artık asilere kumanya dağıtmak ve muhtemel ayaklanmalara gazlı bez ve tentürdiyot sağlamak gibi "lojistik destekle" yetiniyordu.
Gezi Partisi'ne lider olarak aslında "yaşı otuz ile kırk arası, koyu kumral saçlı, motosiklet kullanan, çok iyi bilgisayar bilen, Ahmet Kaya dinleyen" bir çocuk isteniyordu, çıka çıka heavy metal gitarcısı çıktı, ne hikmetse becerip de belediye seçimine bile giremedi.
Bari bu sefer cicişlerin adayını görelim. Çankaya'ya, Kasımpaşa'da top koşturmuş, okuyabilmek için limonata ve simit satmış, İmam-Hatip eğitiminin üstüne ekonomi bilgisi almış, eşinin başı bağlı bir halk çocuğu çıkacak. Ama burjuva da insandır, onun adayını da görelim.
Manken kunken bulmayın ha, dedikodu olur.