Vatandaş tadında bırakmamaya niyetli, eh biz de peşini bırakmayız. Hayır, adını verip reklamını yapmayacağım, üzülsün biraz.
Hani şu Süleyman'ı, Hürrem'i ve Rüstem'i savcılığa veren vatandaş, "Mustafa'yı boğdurmaya azmettirmekten"...
Savcı "takipsizlik" kararı almış, vatandaş itiraz edecekmiş.
Savcının dilekçeyi ciddiye alıp ciddi ciddi "mütalaa" yazması bile kendi içinde yeterince mizah ama ne yazık ki kanun elini kolunu bağlıyor, savcı müştekiye "sen benimle dalga mı geçiyorsun hemşerim" diye bağıramıyor... Bunun yerine oturup gerekçe yazıyor: "Olay 460 yıl önce meydana geldiğinden ve suç isnat edilen kişiler ölmüş bulunduklarından..."
Vatandaş seyrettiği dizinin gazıyla bu işe kalkışmış, siyasi bilinci olsaydı daha başka numaralar da yapabilirdi.
Ben olsam, önce 1622 darbesiyle Genç Osman'ı tahttan indirenleri sorgulardım.
Fakat bu işten "yeniçeri" zararlı çıkardı.
Çünkü, Kanuni'ye karşı Mustafa'dan yana tavır koyan ama homurdanmakla yetinen yeniçeri, Osman'ın devrilmesinde başrol oynamıştı.
Böylece, Yedikule zındanında Osman'ı öldürmeden önce ırzına geçen de cezasız bırakılmamış olurdu. (Herifin adı Kalender, subaşı kethüdasıdır.)
Neyse ki darbeciler daha sonraki darbelerde politikacıları yalnızca devirmekle yetindiler, en fazla da astılar, başka bir şey yapmadılar.
Gerçi bazı darbeciler Yassıada'da Menderes'e ikide bir "prostat muayenesi" yapıyorlardı ama iş orada kalmış, daha ileri gitmemişti.
Osman'ı devirenler hakkında dilekçe verilirse sıra İbrahim'i devirenlere de gelir.
Hamamcı Halil de gümbürtüye gider yani...
Bakarsınız hamiyet sahibi bir vatandaş çıkar, Abdülhamid'i "hal" eden İttihatçılar hakkında da bir dilekçe yazar.
"Hal" demek tahttan indirmek demek, "halletmek" sizde başka bir çağrışım yapmasın. O kadarına cesaret edemezlerdi.
Fakat niçin alındılarsa, Osman'ın başına gelenleri yazan Naima Tarihi'nin orijinal elyazması metninden ilgili sayfaları koparıp yokettiler! Yeni nesillere ayıp oluyormuş...
Ben olsam, asıl Abdülaziz'i deviren Serasker Hüseyin Avni Paşa'yı mahkemeye veririm.
Avni Paşa, darbe sırasında ölümüne yol açtığı cariyelerden birinin kardeşi dellenip onu vurunca (Çerkes Hasan) yargılanmaktan kurtulmuş. Bu sefer kurtulamaz. Sonra sıra, Abdülaziz'in bileklerini makasla kesen Cezayirli Mustafa, Yozgatlı Mustafa, Boyabatlı Mehmet ve yalancı tanıklık yapan Fahri Bey'e de gelir.
Halkımız da her zaman Abdülaziz'den yanadır. Ne Genç Osmanlılar'a oy verir, ne onların mirasçısı İttihat ve Terakki'ye, ne de onun mirasçısı CHP'ye... CHP'nin "sağ fraksiyonu" MHP'yi de buna katabilirsiniz.
Demek ki William Faulkner haklıymış.
Demişti ki, "geçmiş hiçbir zaman ölmüş değildir, geçmiş geçmiş bile değildir!"
The past is never dead, it is not even past.
Seçim kaybedenler ve kaybedecekler bu özdeyişi iyi bellesinler. "Tarihi silmek" gibi saçmalıklara da bir daha kalkışmasınlar. Tarih, halkımızın zihninde capcanlı.