Biz merhum Vecihi Bey'i önce çizgi romandan tanıdık... "Katır tepmesiyle havalanan" bir pırpır tayyare vardı o çizgi romanda, pilotun adı da Vecihi Hürkuş.
Bunun bir de düşmanı vardı, daha doğrusu düşmanının hayaleti, göklerde Vecihi'yi kovalıyordu, o da Feliks von Deliks...
Elbette dalga geçilen, Birinci Dünya Savaşı'nın ünlü Alman pilotu Baron Manfred von Richtofen'di, "Kızıl Baron"... Çizgi roman da "Snoopy"... Çeviriyi yapan (Ali Gevgilili'ydi sanırım) bizim okuyucunun Kızıl Baron'dan falan anlamayacağını düşünerek böyle bir isim uydurmuştu. Hani, Fransızca aslında her biri ayrı bir espri kaynağı olan Obeliks, İdefiks gibi isimlere o saçma sapan Oburiks, Hopdediks gibi çocuk güldürecek zırvaların uydurulduğu gibi...
Uzatmayalım, Kadıköy'de bir Vecihi Hürkuş anıtı açılmış.
Vecihi Bey 1924 yılında İzmir'de "ilk Türk tayyaresini" yapmış.
Kereste, tutkal, çadır bezi, vb. ile... Motorunu nereden almıştır bilinmez. (Ele geçirilen Yunan uçaklarından.)
Fakat bu tayyareye ruhsat vermemişler!
Neden? İzmir Belediyesi'nin evrak, mühür ve damgaları yangında tantuna gitmiş de ondan mı?
Hayır, bu işten anlayan uçak mühendisi yokmuş henüz.
Vecihi Bey "başlarım sizin ruhsatınızdan" demiş, deneme uçuşları yapmış ve bu yüzden ödül beklerken cezalandırılmış.
Hani istikbal göklerdeydi yahu?
Vecihi Bey hava kuvvetlerinden istifa etmiş, İstanbul'a gelmiş ve 1930 yılında Kadıköy'de bir "keresteci dükkânında" da ilk sivil tayyaremizi imal etmiş. Motorunu nereden koydu, bilinmez.
Gene ruhsat vermemişler.
Hani istikbal göklerdeydi yahu?
Daha sonra planör ve deniz uçağı da yapmış (motoru Mercedes.)
O zamanlar keresteden uçak yapıp içine yabancı motor koyanlara "montaj sanayicisi, komprador" falan diye hakaret edilmiyormuş.
Fakat ruhsat da verilmiyormuş.
Postalcılar her fırsatta baltaladıkları Vecihi Bey'i bugün çok seviyorlar ve göklere çıkarıyorlar.
Atatürk'ün emir ve direktiflerini niçin yerine getirmiyorsunuz efendiler? Hadi onun önerdiği "hardaliye" nam içeceği içmiyorsunuz, uçak yapanı niçin engelliyorsunuz?
Niçin uçağa binmiyorsunuz da "Haydarpaşa Garı'nda Kadriye'mi isterim" diye eylem yapıyorsunuz?
Bir bunu anlamam, bir de otuzlu yıllarda sinemaya niçin hiç mi hiç ilgi duymadığınızı...
Doktor Goebbels Almanya'da sinemayı kullanarak yetmiş milyon Alman'ın beynini yıkıyordu, Mussolini'nin oğlu Vittorio İtalyan film sanayiini, Cinecitta'yı kuruyordu, sizin kafanız sinemaya hiç basmıyordu. Türkiye'de kötü de olsa çok sayıda film yapımına ancak ellili yıllarda, Menderes ekonomiyi canlandırınca geçilebildi.
Siz bunu bana açıklayın, ben de size Nuri Demirağ'ın Beşiktaş Hayrettin İskelesi'ndeki ilk Türk uçak fabrikasının Milli Şef rejimi ve CHP kodamanları tarafından niçin ve nasıl baltalandığını ve yokedildiğini anlatırım. Merhum Demirağ "lanet olsun" demiş, bir muhalefet partisi kurmuştu, DP'den bile önce.
Hani istikbal göklerdeydi yahu?