Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Bilinmeyen Kemal Tahir

Heyecanlandım, çok heyecanlandım. Ellerim titredi. Ölümünden tamı tamına kırk yıl sonra onu kanlı canlı yeniden karşımda görmüş gibi oldum.
Ne mutlu, Kemal Tahir'in romanlarını "çıktıkça" peyderpey alıp okumuş bizim kuşağa... Genellikle Karaköy- Kadıköy İskelesi'nin girişinde mekan tutmuş kaldırımcıdan alırdım, sıcak sıcak, fırından yeni çıkmış mis kokulu ekmek gibi...
Bilgi Yayınları'ndan, o dönemin en büyük kapakçısı Fahri Karagözoğlu'nun da katkısıyla...
Sonra Kemal Tahir ortalıktan kayboldu. Her yazar, ölümünden sonra yirmi yıl kadar ortalıktan kaybolur, yirmi yıl kadar sonra ya yeniden doğar ya da hepten unutulur gider.
Günümüzde İthaki Yayınevi Kemal Tahir'in bütün eserlerini yeniden basıyor, gençler de hapır küpür okuyorlar. Bizim kırk beş yıl önce duyduğumuz "Kemal Tahir'le tanışma heyecanıyla" tanışıyorlar.
Ama biz de onun "juvenilia" eserleriyle karşılaşınca aynı duyguyu tadıyoruz. Bunlar, rahmetlinin dergilerde, gazete sayfalarında kalmış acemilik dönemi eserleri... "Asıl Kemal Tahirlerle" karşılaştırılamazlar, aynı ayarda değiller tabii ama onun kaleminden "bakkaldan alışveriş listesi" çıksa onu da okuruz. William Faulkner'in, yaşadığı kasabanın belediyesine "evimin önündeki ışıklı reklam panosunu kaldırın, eşim rahatsız oluyor" şeklinde yazdığı dilekçeyi bile merakla okuduğumuz gibi.
Örneğin otuzlu yıllarda Yedigün dergisinde kalmış öyküleri, örneğin ellili yıllarda yaptığı "Mayk Hammer" çevirileri...
Semiha Yenge'nin onun ölümünden birkaç yıl sonra ünlü "sarı defterlerinden" derleyip yayınladığı bilinmeyen birkaç romanını alıp okuduğumda da aynı heyecana kapılmıştım.
Fakat bunun da sonu yokmuş galiba, şimdi bir yaşıma daha girdim.
Kemal Tahir'in 1947-1951 yılları arasında, yani gerek mahpusluk döneminin sonlarında gerek hapisten çıkınca, kalemiyle ve emeğiyle üç kuruş kazanabilmek amacıya gazetelerde tefrika ettirdiği romanları varmış! Kemal Tahir uzmanı geçinirim, bilmiyordum.
İthaki Yayınevi bunları iki kalın cilt halinde yayınlıyor. Birincisi çıktı, adı "Biz Böyle Delikanlılar Değildik!"... İçinde altı roman var.
Kırk beş lirayı bastırıp kaptım, kırk beş kere helal olsun.
Henüz okumadım, hayır, şimdilik her yeni aldığım ve sevdiğim kitaba yaptığım gibi okşama aşamasındayım.
İkinci cildin içinde neler olacak, bilmiyorum. Fakat İthaki Yayınları'na ve bu tefrikaları sararmış solmuş eski gazetelerden titizlikle derleyen Sayın Özgür Günay'a bir şey sormak isterim:
Hani, "Halk Plajı"nın yeni baskısı nerededir?
Bu bir tefrika değil, rahmetlinin Samim Aşkın takma adıyla yayınladığı "olgunluk dönemine geçiş" eseridir, Refik Erduran'la Ertem Eğilmez Çağlayan Yayınları'ndan basmışlardı.
"Mayk'ları" yayınladınız, tamam, elinize sağlık da, hani rahmetlinin Peter Cheyney'den F.M.İkinci takma adıyla çevirdiği o tadına doyulmaz casus romanları nerede? Hani, Georges Arnaud'dan Celal Dağlar takma adıyla yaptığı o müthiş "Dehşet Yolcuları" nerede? Hani, o unutulmaz "Kastil Büyücüsü" nerede?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA