Muhalif basının birkaç çeşidi var:
Kimileri, "halkım aç geziyor Tayyip uçağa biniyor" gibilerden, basitlik şampiyonluğuna soyunan ve ayaktakımının da en dibine seslenen "lumpenproletarya" gazeteleri... Buralarda namlı faşistler yazıyorlar ama bu düzeye Nazi Partisi'nin ünlü "Völkischer Beobachter" gazetesi bile düşmemişti.
Kimileri, "orduyu lağvedip devleti feshetmediği, Kürtler'i de salıvermediği" için başbakana kızanlar... Bunlara "endişeli liberaller" deniyor. Kibirli adamlar.
Kimileri, şimdilik tarafsız dümenine yatıp o bir türlü gelemeyen "şahsi hesap gününü" bekleyenler...
Eti budu daha kalın olanlar da, hükümete sistemli ve küçük küçük kazıklar atmayı tercih edip, mızmız ve muhalif liberallere de gizli destek sağlayanlar.
Birtakım abesle iştigal girişimleri bunlarda "umut haberi" olabiliyor.
"İstanbul belediyesini CHP'nin kazanması" gibi olmayacak dualara amin demekle yetinmiyorlar, meclise girmesi bile mümkün olmayan partilere destek vermek gibi nafile girişimleri de sürdürüyorlar.
Biz de değinmiştik, "hem sol hem yeşil" yeni bir parti kuruluyormuş.
İki gün gırgır geçtik, üçüncü gün ciddi olalım. "Ünlü aydınlar" destek veriyorlarmış.
Bakalım kimler bunlar? Ahmet İnsel, Gençay Gürsoy, Baskın Oran, Ufuk Uras, Ali Nesin, Murat Belge, Ümit Kıvanç, Orhan Dink, Fethiye Çetin, Tarık Ziya Ekinci, Hale Soygazi, Lale Mansur, Tuncel Kurtiz, Muammer Ketencioğlu, Ömer Madra, Ahmet Ümit, Adalet Ağaoğlu, Oya Baydar, Celil Oker, Oral Çalışlar, Aydın Engin...
Cemil İpekçi listeden çıkarılmış. Üzüldüm. Umarım benim yüzümden değildir.
Daha başka isimler de var ama onları ben bile tanımıyorum. "Esas olarak" üniversite hocaları ve yazarlar... Ayrıca balerin de var, aktör de.
Soralım: Siz kaç kişisiniz?
Kurucular kurulunu demiyorum, "kitleniz" var mı?
Şu anda tutuklu yargılanan bir vatandaş beş sene evvel "biz kaç kişiyiz" diye bir kampanya açmıştı da, seçim günü kaç kişi olduklarını anlamıştı...
Yukarıda saydığım isimlerden bazıları da o seçimde kaç kişi olduklarını görmüşlerdi...
Seçmen yukarıda geçen isimlerin çoğunu bilmez. Geniş kitleler hatta hiçbirini bilmezler.
Seçmen sol partiye oy vermez.
Yeşile meşile de ancak bahar gelince basar.
Bu parti hiçbir, ama hiçbir, tekrar ediyorum hiçbir varlık gösteremeyecektir ama muhalif gazetelerin özellikle kültür-sanat sayfalarında hararetle desteklenecektir.
Sonuç gene kocaman bir hüsrandır. Oyunu "ziyan etmek" isteyen elbette buyursun.
Ama dertleri zevk edinmiş Türk aydını, "mazoşizm" yapmakta da dibine kadar serbesttir tabii. Beni aydından saymazlar, ben kasap çırağıyım, kendilerine küçük bir hatırlatma yapıp susayım, ellerini tutmayayım, mastürbasyonlarına daha fazla limon sıkmayayım:
Platon haksızdır. Şehir devletini feylesoflar idare edememişlerdir. Hiçbir zaman böyle bir şey sözkonusu bile olmamıştır.
Bu devleti de üniversite hocaları ya da sanatçılar değil, politikacılar yöneteceklerdir.
Aksi takdirde Zeki Müren cumhurbaşkanı olurdu.