Siz kürtajla ya da Aziz Yıldırım'la uğraşın (isterseniz Fazıl Say olsun), Anayasa çalışmaları sürüyor.
Henüz kamuoyunda pek tartışılmıyor. Başbakanın ortaya bununla ilgili çarpıcı bir laf atması lazım ki muhalefetin basın sazanları konuya ancak öyle uyansınlar. (Hasan Celal Güzel günlerce, enine boyuna, uzun uzun yazdı, durdum bekledim, aldırmadılar.)
SABAH da boş durmadı tabii, okuyucusunun akıllı uslu ve bilinçli kesimine konuyu şimdiden özetliyor.
Yeni Anayasa'nın "canalıcı" noktası, sistem. Bu da çok doğal.
Giriş bölümü, Kemalizm ilkeleri, değiştirilmesi teklif edilebilir ya da edilemez maddeler falan, hepsi unutuldu, varsa yoksa "başkanlık mı, yarı-başkanlık mı?"...
Buna verilecek yanıt, düğümü çözecekmiş.
Buna yanıt ne yazık ki tek taraflı verilecek, düğüm iyilikle güzellikle değil "kılıçla" çözülecek. Çünkü muhalefet ne birini istiyor, ne de ötekini.
Muhalefet, Anayasa'nın hiçbir yerinin hiçbir şekilde değişmesini istemiyor. Fakat bunu açık açık söyleyemediği için "o da istermiş gibi" yapıyor. Yalan konuşuyor.
Muhalefetin basın amigoları da, lafı tam tersine çevirip "yeni Anayasa istemeyenin aslında AKP olduğunu" yazabilecek kadar zırvaladılar soytarılık yarışında...
Peki ne olacak?
İktidar önce başkanlık sistemini önerecek, bunu "tutturamazsa" yarı-başkanlık sistemine razı olacakmış.
Evet, öyle olacak, tutturamayacak ve yarı-başkanlıkta karar kılınacak.
"Masadan kimin önce kalkacağı" tartışılıyor, aslında bu hiç önemli değil, çünkü o masadan bir şekilde mutlaka kalkılacak ve halka gidilecek. Masadan en önce kimin kalktığı da her iki tarafın oylarını (olumlu ya da olumsuz) önemli bir oranda etkilemeyecek! (Etkiler diye korkuyorlar, korkmasınlar.)
Bu sistemde cumhurbaşkanı başbakanı "atayacağı" ve istediği zaman da görevden alacağı, meclisin güvenoyu da ortadan kalkacağı için, amigo basın kıyamet koparmayı deneyecek, reklam seven üniversite hocalarını da çıkarıp konuşturacaklar, ama bir netice elde edemeyecekler.
Referanduma mutlaka ve mutlaka gidilecek, halk Anayasa'yı kabul edecek ve yeni bir dönem başlayacak.
Yani kabaca Fransa'ya benzeyecek ve fena da olmayacak hani... (Fransa'da demokrasi yok deyin de ağzımızı bırakalım.)
Ben sistemi merak etmiyorum, sistem şimdiden belli. (Çok şükür senato isteyen de çıkmadı bu sefer!)
İktidar,"değiştirilmesi teklif dahi edilemez" maddeleri koruyacak mı, yoksa bunlara da değişim yolunu açabilecek kadar cesur davranır mı, onu merak ediyorum, mesela...
Peki Kürt meselesi de çözülecek mi?
Hayır çözülmeyecek, çünkü Türk faşistleri de Kürt faşistleri de çözülmesini istemiyorlar.
Öte yandan, PKK örgütünün de, "liberal aydın" tabir edilen Türk kıl takımının da çözümden anladığı, bağımsızlık.
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'ni "değiştirecek ve dönüştürecek" adamdır, "lağvedecek" adam değildir.