Bu adamların niçin "kurtuluş savaşı edebiyatından" başka bir şey yapamadıklarını hiç merak etmediniz mi? Plan nanay, proje nanay, varsa yoksa vatan millet Sakarya, Dumlupınar geldik sana, yüz sürmeye toprağına... Kamutay bugün doğdu ve saltanatı boğdu...
Bu adamlar derken, bürokrasi yanlısı, kendine sosyaldemokrat süsü vermeye hevesli muhalefet yani... Malum gazeteler, malum parti...
Satacak başka malları yok da ondan!
Hep "geçmiş başarılar"... Hem de uzak geçmiş... Yakın geçmişte başarı yok.
"Günümüzdeki başarı" hiç yok... Gelecekte başarı ihtimali de yok, çünkü ufukta iktidar yok!
Üstelik kurtuluş savaşını bürokrasi kazandığı halde bunu "halk savaşı" diye yutturmaca... (Yeni bir halk savaşı kışkırtmaya kalkan saf çocuklar bu perspektif hatasını canlarıyla ödediler.)
Tekalif-i Milliye Kanunu uyarınca köylüden zorla toplanan malzemeyi "halk gönüllü verdi" diye yutturmaca... İzmir'i Yunan ordusu kaçarken yaktı diye yutturmaca...
Otuzlu yıllarda demokrasiye geçmek için gerekli bütün hazırlıkları yaptık diye, daha da rezil bir yutturmaca...
Övünebilecekleri her şey doksan yıl öncesinde kalmış!
Daha yenilerden, İkinci Dünya Savaşı'na girmemiş olmakla övünürler, bir de Köy Ensitüleri'yle, yani alt tarafı "tek parti üyesi ve güdümlüsü köy öğretmeni yetiştirmiş" olmakla.
Başka? Başka yok. 1961 Anayasası'yla da övünüyorlardı ama son yıllarda toplumda "Menderes lehinde" öyle güçlü bir hava esti ki, artık onu öldürmüş olmaktan utanmaya başladılar (birkaç tescilli ve azılı faşist hariç.)
Kıbrıs'a çıkmış olmakla övünüyorlardı, sırtımıza nasıl bir kambur aldığımızı daha yeni yeni idrak ediyorlar.
Ben de merak ediyorum: İnönü, 1961 yılında iktidara yeniden gelir gibi oldu (koalisyon lideriydi), 1965 yılında düşürülünceye kadar dört yıl götürdü işi...
Bu dört yılda hangi başarıları kazandı, şunu bir hatırlatsalar da biz de hafıza tazelesek.
Üç kere hükümet kurup üçünde de ülkenin başını derde sokan Ecevit'i hatırlamayalım ama, sonra kızıyorlar.
Şapka giydirmekle, Latin alfabesine geçmekle övünürlerdi, bunun ilericilikle gericilikle hiçbir ilgisi olmadığı kendilerine anlatıldı. (Kadını kimono giyen ve poposunda yastıkla dolaşan Japon'un ekonomik mucizesini, Kiril alfabesi kullanan Rus'un atom bombası yaptığını ve uzaya çıktığını görmek istemediler, gösterdik. Avrupa Birliği üyesi Yunanistan'ın Latin alfabesi kullanmadığını bile görmekten acizdir bu adamlar.)
Satacak ne malları var başka?
Hiç. Üstelik utanç duyulacak vukuatları çok. Varlık Vergisi rezilliğiyle mi övüneceklerdi yani? (Var, var, onu da yapan Cahit Kayra var.)
Malum gazetenin bir "tarihte bugün" köşesi vardı, yirmili yıllardan başlar, gele gele İkinci Dünya Savaşı'na gelir, sonra ne hikmetse hoop en başa dönerdi...
Çünkü savaş yıllarında yayınlamış oldukları yazılardan örnekler verseler, hazretlerin savaşta Almanya'yı tutmuş oldukları ortaya çıkacaktı!
İşte bunun için, iktidar Sabiha Gökçen Havaalanı'nı büyütmekle övünür, onlar Atatürk'ün Sabiha Hanım'ı ne kadar sevdiğini anlatmakla...
İktidar, İzmit Körfezi'ne asma köprü yapar ve İstanbul-İzmir yolunu üç buçuk saate, yanlış okumadınız, üç buçuk saate indirmekle övünür...
Onlar da 1922 yılında İzmir'i almış olmakla övünür dururlar.