Siz bakmayın birtakım temiz aile ve de cumhuriyet çocuklarının vıkvıklanmalarına, bu halk Osmanlı halkıdır. Burası Osmanlı toprağıdır.
Dedesini ninesini kestiğimiz Ermeni, iki kadeh içince "caanım imparatorluk elden gitti" diye ağlamaya başlar. "Alafranga" bellediğimiz Yahudi, bize TRT'nin "Türk Sanat Musikisi" dediği Osmanlı müziğini öğretir.
Yerinden yurdundan kovaladığımız Rum'un kimisi İstanbul diye, kimisi Anadolu diye ağlar.
Ben bunların hepsini yaşadım, önce utandım, sonra gurur duydum.
Burada Türk, Osmanlı Türkü'dür, hiç umurunda değildir Horasan yaylası da Kayı boyu da.
Osmanlı'ya küfür edenler, bir avuç Ankara memuru çocuğu, bir avuç kabız gazete müşterisi, bir avuç mıhsıçtı solcudur.
Bunlar Balkan halkları karşısında kompleks duyarlar, "komünist dayanışmasıyla" beleşe gidip gezdikleri, yiyip içtikleri Bulgaristan'da "Osmanlı sizi sömürdü ama bizi de sömürdü" diye günah çıkarıp ezilirler büzülürlerdi...
Kemal Tahir'in durup durup dediği gibi, bu toplum Gineli kabile toplumu değildir.
Bilinçaltımız, Osmanlı'dır.
"Osmanlı bozgunu" yüz yıl kadar ruh dengemizi bozmuştu, şimdi artık o tortuyu da zihnimizden temizledik. "İçimizde sürüyordu", artık bitti.
İşte bu yüzden, en sıkışık, en karışık dönemimizde bile Franz Fanon gibi düşünürlerin "Üçüncü Dünya teorileri" burada tutmamıştır... Konya ovasında gerillacılık oynamak isteyen gafil ve cahil çocuklar, köylünün "arkalarında olmadığını" dehşetle görmüşler, "şehirlerden mi kırlara, kırlardan mı şehirlere" diye tartışan birçok zavallı bu hatasını kimisi canıyla, kimisi vaktinden önce hayattan emekli olarak ödemiştir.
Burası mazlum bir Üçüncü Dünya ülkesi, eski bir sömürge değildir. Hiçbir zaman olmamıştır.
Burası, altı yüz yıl üç kıtaya yayılmış bir imparatorluğun kalbidir.
Beyinleri Kemalizm badanasıyla boyanmış bozkır çocuklarının anlayamadıkları da budur.
İşte bunun için, bu halk, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Suriye'ye karışmasından" korku değil, gurur duyar. (Öyle olmasaydı, 1881'den beri bizimle hiçbir ilgisi olmamış, Misak-ı Milli'de adı bile geçmeyen Kıbrıs'a "geri aldık" gözüyle bakmaz ve "tekrar vermemek için" de bu kadar huysuzlanmazdı!...) İşte bunun için, "Ortadoğu'da racon kesen bir dışişleri bakanı" takdirle karşılanır. Halkın bilinçaltı, Ahmet Davutoğlu'nu, tıpkı bir Sokollu Mehmet Paşa misali, bir "Davutoğlu Ahmet Paşa" gibi algılar.
İşte bunun için İsrail yöneticisine "höt" demeyi bilen başbakan üstüste bütün seçimleri kazanır, bu gibi çıkışlara "ya cehalet, ya ihanet" diyen zavallı da ömrü boyunca iktidar yüzü göremez.
Yirmi yıl önce Saddam Hüseyin denilen psikopat serseriyi "sırf Amerika'yla çatıştığı için" solcu sanıp ona arka çıkmış başka birtakım zavallıları da hiç tartışmayalım. Hepsine tarih acısın.