İktidar partisi dokuz kişilik bir "anayasa komisyonu" kurdu, ekim ayına kadar hazırlıklarını tamamlayacakmış, ondan sonra da herhalde yılbaşına kadar (fazla da sallanmadan!) ortaya bir metin çıkaracaklar...
Elbette bir "taslak".
Fakat bu taslağın daha sonra pek fazla da değişeceğini sanmayız.
Çünkü "katkıda bulunmaya" kimsenin niyeti yoktur.
Bir kere, iktidar öyle "kurucu meclis" kurmaya falan yanaşmadı. Bu hem çok ciddi bir suçtu, hem de başbakan, birtakım sivri zekâlıların "işi bu şekilde yokuşa sürme" numarasını yutacak kadar saf değildi (hepsinden daha zekidir.)
Şimdi "uzlaşma" teranesini geveleyenlerin takınacakları "engelleme" tavırlarını keyifle bekliyoruz.
Çünkü "konsensüs monsensüs" numarası çeken hiçkimse, aslında mevcut anayasanın değişmesini istemiyor!
"Tartışalım" numarasının ardında "sürüncemede kalsın" isteği yatıyor.
Ergenekon örgütüne üye olmak istediğini şaka yollu da olsa belirterek aklı sıra marifet yapan, bu örgütle ilişkili olduğu "şüpheli" birtakım adamları bünyesine alıp milletvekili eden, Askeri Şûra'daki son gelişmeler karşısında "müstafi generalleri" savunan hazret mi yanaşacak yeni bir anayasaya?
Bürokrasi tarafından kendisine verilen görev, elinden geldiğince takoz koymaktır, o kadar.
Başbakan hiç boşuna bu adamlardan "katkı" falan beklemesin, aslında beklemiyor da...
TÜSİAD'dan da beklemesin, beklemiyor da...
O örgütte "Koç Holding'in gizli sultası" sürdüğü sürece onlardan olumlu bir katkı çıkmaz!
Eh, TÜSİAD'dan gelmezse, MÜSİAD'dan gelir, kendi düşen de ağlamaz!
Ortalıkta "sivil toplum" örgütü diye dolanan ama esamisi okunmayan birtakım grupçuklardan da, katkı gelse ne olur gelmese ne değişir?
Kalıyor Kürtler...
Kürt politikacısının aklı varsa, ekim ayında meclise gidip yeminini eder, ondan sonra da başbakanla sıkı bir pazarlığa oturur: Destek karşılığı bize hangi hakları vereceksin?
Ama onlar iktidarla pazarlığı değil, iktidara düşmanlığı tercih ediyorlar.
Tek dertleri "Apo'yu kurtarmak" ama bunun bugün mümkün olamayacağını, Türk kamuoyunun bunu hazmetmeye henüz hazır olmadığını defalarca anlattık.
Yeni anayasa şerefine bir genel af ilan edilir, "2013 affıyla" da Apo çıkar mı, cezası mı hafifletilir, ev hapsine mi çevirilir, onu bilmem artık, hukukçular bilirler.
Bu şekilde davranmayı sürdürürlerse, o af belki de on sene atar, cumhuriyetin yüzüncü yıldönümü şerefine "2023 affına" dönüverir haa, o zaman görürler!
KÜRT POLİTİKACILARI, EĞER HIRÇINLIĞI BIRAKIP TARTIŞMAYA YANAŞMAZLARSA, BAŞBAKANIN "UYGUN GÖRECEĞİ KADAR HAKKA" RAZI OLMAK DURUMUNDA KALACAKLARDIR. Kendi düşen ağlamayacaktır.
Peki ya MHP, diyeceksiniz.
Katkıda bulunsa da olur, bulunmasa da, nasıl olsa referanduma gidecek anayasa...
Ve de halkın oyuyla çatır çatır kabul edilecek!
Burada ilginç olan, basına çıkacak "yaklaşık bir yıllık ekmek"...
İşin kötüsü, kimin ne tür soytarılık sergileyeceğini de daha şimdiden biliyoruz. Üff, ne kadar sıkıcı olabiliyor bu meslek...