Ünlü yönetmen Billy Wilder anılarında anlatır:
Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz-Joseph'in cenaze töreni... 1916 yılının soğuk ve sevimsiz bir kasım günü... (Ah o gün yağan yağmuru büyük yazar Joseph Roth'a sorun...)
Cenazeyi ünlü Kapuzinergruft'a defnetmek üzere Kaertnerstrasse'den doğru getiriyorlar... En önde yeni ve genç imparator Karl yürüyor, yanında eşi Zita, dört yaşındaki oğlunu da elinden tutmuş...
Billy Wilder da ondan azıcık büyük bir çocuk, o da babasının elini tutmuş, bir kaldırım kenarından töreni izliyor.
Babası demiş ki: "Bak oğlum, bu tabutun içinde giden senin eski imparatorundur, bu tabutun önünde yürüyen senin yeni imparatorundur, onun yanındaki çocuk da senin gelecekteki imparatorundur."
Otuzlu yıllar... Viyana çocuğu Billy Wilder önce Berlin'de şansını denemiş, Naziler'in elinden kurtulmak için kapağı Amerika'ya atmış, orada ünlü bir sinema yönetmeni olmuştur...
Diyor ki: "Hollywood'da, büromda oturmuş bir senaryo üzerinde çalışıyordum... Sekreterim, bir 'hemşerimin' beni görmek istediğini söyledi... İçeri buyur ettim... Siyasi mülteciymiş, işsizmiş, zor durumdaymış, çeviri falan yapabilirmiş, bir Viyanalı olarak kendisine yardım edebileceğimi düşünmüş..."
Wilder ekliyor: "Benden iş isteyen bu sessiz ve çekingen genç, babamın bana 'bak oğlum, bu da senin gelecekteki imparatorundur' demiş olduğu çocuktu!"
O çocuk geçen pazartesi günü öldü. Doksan dokuz yaşındaydı.
Otto von Habsburg... Tahtın vârisi.
Avusturya Cumhuriyeti'nin kanunları uyarınca yasak olduğu için "von" ekini kullanamıyor, kendisine Otto Habsburg deniliyordu. (Avusturya'da yasak, Almanya'da yasak değildir.)
Ayın 16'sında cenazesi var (şeytan diyor atla git Viyana'ya), aynı yoldan geçecek, aynı yere gömülecek.
Kapuzinergruft'a son gittiğimde anası İmparatoriçe Zita'nın yanında yerini hazırlamışlardı...
Otto, hiçbir zaman "olmayan tahtta hak iddia etmek" saçmalığına kalkışmadı. Bu konuda bizim Osmanoğulları'nın basiretini gösterdi. Tam tersine, Avrupa Birliği fikrinin yılmaz bir neferi oldu, Avrupa Parlamentosu'nun da yıllarca en yaşlı üyesi...
Anası Zita, yıllar sonra çok yaşlı bir kadıncağız olarak "sürgünden gelip Viyana'yı son bir kez görüp öyle ölmek istediğini" bildirmişti de bazı solcular kıyameti koparmışlardı.
Devrin başbakanı Bruno Kreisky, "korkmayın," demişti, "yaşlı bir kadının Viyana'ya üç gün gelip gitmesiyle Avusturya Cumhuriyeti yıkılmaz!"
Bizim bazı yerli eşeklere ithaf etmiştik bunu biz de, o zamanlar çalıştığımız dergide...
Dün bizim gazeteden öğrendiğime göre, Habsburg hanedanı üyeleri Avusturya vatandaşı olabiliyorlarmış ama cumhurbaşkanı olamıyorlarmış. Bu yasak geçen ay kaldırılmış!
Vallahi ister misiniz, 2020'li yıllarda bir Osmanoğlu da halkın oyuyla cumhurbaşkanı seçilsin?
Anayasal hakkıdır ve öyle de olacaktır çünkü. Benim ne kadar hakkım varsa onun da o kadar vardır.
Bu halk oy verir çünkü. Ortadoğu'nun mazlum halkları da zil takıp oynarlar.
Onuncu başkan Sezer, on birinci başkan Gül, on ikinci başkan Erdoğan, on üçüncü başkan Osmanoğlu!
Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz. Aziz Yıldırım'ın içeri alınacağını rüyanızda bile görebilir miydiniz?