Seçimde tam 10 bin salak pusulaya "çift mühür" basmış... Hem Tuncay Özkan'a basmışlar, hem de CHP'ye...
"Yok aslında birbirlerinden farkları" mı demek istemişler, eski bir banka reklamında olduğu gibi? Belki de kesin karar verememişler.
Bocalamışlar. Yardan da geçememişler, serden de...
"Niçin Mustafa Balbay'ı aday gösterdiniz de size daha çok yakışan Tuncay Özkan'ı göstermediniz?" diye partiyi suçlayanlar bile var ha...
Oylar da iptal tabii.
Geçersiz.
Özkan da havalandırmadan tekrar koğuşa.
Özkan'ın taraftarları (nasıl bir şey bu yahu, "takım taraftarı" gibi bir şey mi?), salak sayısının 10 bin değil tam 68 bin olduğunu söylüyorlarmış. "Biz kaç kişiyiz?" diye soruyorlardı, sorunun cevabı alınmıştır. "Hem Çetin Doğan'a hem CHP'ye basan" böyle 61 bin kişi daha olduğu söyleniyormuş.
Bas bas paraları Leyla'ya...
Doğu Perinçek'in 35 bin oyu da benzer bir şekilde iptal edilmişmiş... Pek inanmadık ama öyle olsun. "Kaç kere yazdık, okusaydınız oyunuz heba olmazdı" demeyeceğim, çünkü onlar benim yazılarımı okumazlar. Benim okurlarım arasında salak yoktur.
Faşistleri kodesten kurtarmak için çırpınan ve elleri böğürlerinde kalan bazı basın leşkerleri, bu işte "bir gariplik" olduğunu söylüyorlar.
Yani "hile yapılmıştır" demeye getiriyorlar.
Geçen gün de Sayın Kılıçdaroğlu "sandıkta hile var" demeye utanmamıştı. (Kendisi de inanmadan, laf olsun diye söylediğine eminim, tıpkı "Yunanistan'ı kurtarmak için projelerimiz var, dayan Yorgo geliyoruz" zırvası gibi...) Bir değindi geçti, üstünde durmadı ya da duramadı. Oysa basın leşkerleri bu zırvayı bir süre daha sürdürmeyi deneyecekler. Çünkü eski huylarıdır, her yenildikleri seçimde mutlaka "hile var" yaygarasını koparırlar.
Ama onları kimse ciddiye almaz. Bu sefer de almayacak.
Alsaydı, patronlarının "yarattığı" Kılıçdaroğlu iktidara gelirdi yahu!