Bırakın artık şu Kılıçdaroğlu'nu falan da ciddi işlere bakalım. Çünkü "yemin krizinden" sonra bol bol "madde krizi" de yaşanacak sonbahardan başlayarak. Yeni anayasanın (ve de eskisinin) maddeleri, hele hele ilk maddeleri...
Kenan Paşa tarafından Profesör Orhan Aldıkaçtı'ya ısmarlanan ve bütünüyle "atanmışlardan" oluşan düzmece bir Danışma Meclisi'ne onaylatılıp sözde "demokratik" bir süs verilmiş olan şimdiki anayasa, bilindiği ve herkesin kabul ettiği gibi, hukuk metni olarak "son derece kötü yazılmış" bir metindir.
Bir profesör için utanç kaynağıdır.
Gene bilindiği gibi bu anayasada "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" maddeler vardır.
Örneğin, ilk madde: Türkiye devleti bir cumhuriyettir. (Ne hikmetse, her kelimesi büyük harfle yazılmış, sanki bir film adı.)
Bu değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Yani buna göre bu ülkede "padişahçı" bir parti kurulamaz ve bu düşünceyi yazıyla bile dile getiremezsiniz.
Hayret, anayasanın hemen ikinci maddesi de Türkiye Cumhuriyeti'nin "demokratik" bir devlet olduğunu söylüyor.
Yani demokratik ülkede düşünce yasağı... Dakika bir, gol bir.
Eee, bu ülkede padişahçılık yasak ve fakat "cumhuriyetçi şeriatçılık" serbest yani... Yeter ki işlerini "meşveretle" hallet! Komünizm de serbest, yeter ki başında bir "Birinci Sekreter" olsun.
Hadi yürüyün be...
Geçelim, çünkü ülkemizde birkaç yaşlı "Osmanlı egzantriği" dışında kimsenin padişah madişah istediği yok. Dolayısıyla, maddenin kalmasının ya da gitmesinin "pratikte" bir önemi yok.
Ama Fransa'da, şiddete başvurmamak şartıyla, kralcılık serbest örneğin... Kralcılar dişe dokunur bir oy alamıyorlar seçimlerde ama, başta en ünlü temsilcileri Jean Raspail olmak üzere çatır çatır yazıp çiziyorlar. Demek ki Fransa muasır medeniyet seviyesine henüz ulaşamamış, bizden öğreneceği çok şey var. İngiltere'de de "cumhuriyetçilik" suç değil. Orası da bizden çok geride... İspanya'da eski rejimin yani cumhuriyetin üç renkli bayrağıyla gösteri yapmak serbest, zavallı İspanya.
Asıl eğlenceli madde, ikinci madde...
Değiştirilmesi teklif edilemeyen bu maddede, Türkiye Cumhuriyeti'nin "toplumun huzuru" içinde bir ülke olduğu söyleniyor. Devletin "niteliklerinden" biri buymuş.
Toplumun huzuru içinde demokratik, laik, falan filan.
Ne demek bu?
Huzursuzluk yaratmak anayasaya aykırı!
Örneğin AKP'ye oy verenler Kılıçdaroğlu'nun huzurunu kaçırıp suç mu işlediler?
Yok canım, toplumda serbest de "devlette" yasak huzursuzluk.
Darbecileri enseleyip yargılatarak bürokrasinin huzurunu kaçırmayacaksın!
"Atatürk milliyetçiliğine" herkes bağlı olmak zorunda. Peki bu tanıma, Afet Hanım'ın "kafatası ölçme" çalışmaları ya da "Orta Asya'dan göç yolları haritası" da girer mi? "Sümer Türkleri, Eti Türkleri" gibi bilim dışı zırvalar anayasa teminatı altında mıdır?
Devletin dili de Türkçe. Dikkat isterim, "resmi dil Türkçe'dir" denilmiyor, "muğlak" bir devlet dilinden sözediliyor.
Bir devlet okulunda on iki yıl boyunca birçok dersi Fransızca okudum, boyumla beraber suça mı battım? Şu anda Anadolu Liseleri'nin bütün müdürleri ve hocaları anayasaya aykırı durumda mıdırlar?
Her sopayı eline geçiren bilir bilmez yaşlı bürokrata anayasa yaptırırsanız böyle olur işte.
Yeni anayasaya saçma sapan şeyler girmesin.