Bazı gerçekler vardır, tekrarlana tekrarlana sakız olmuşlardır, kabak tadı vermişlerdir, ama gerçektirler ve geçerlidirler gene de.
Sigara kanser yapar, Atatürk Samsun'a çıkmıştır, zenginin malı züğürdün çenesini yorar, ak akçe kara gün içindir, falan filan.
Seçim günleri yazılan yazılar da böyledir.
Politika yasak, ya çiçek böcek anlatacaksın ya da beylik öğütleri tekrarlayacaksın. (Aşk yazarı olmak varmış.) Ama çok geçerli ve çok önemlidir o öğütler...
Birincisi: Vatandaş, oyunu mutlaka kullan!
Üşenme. Gezmeye gideceksen önce sandığa git oyunu kullan, sonra ne halt edeceksen et...
Siyasi görüşün ne olursa olsun oyunu kullan.
Çünkü oy kullanmazsan, sonra dört yıl boyunca sevinmeye de yerinmeye de hakkın olmayacaktır. (Hep böyle deriz, herifçioğlu da hem oyunu kullanmaz hem de sızlanır, bu ne biçim memlekettir, yoktur efendim Avrupa'da böyle şey...)
Sanki hayatı boyunca Kapıkule'nin dışını görmüştür!
Oy vermenin ayrıntılarını bütün gazetelerde kimbilir kaçıncı kere bol bol okursunuz bugün. Başkandan mühürü nasıl alacaksınız, zarfı kutuya nasıl atacaksınız, falan filan.
Fakat, eskiden akla bile gelemeyecek iki uyarı, yirmi birinci yüzyıl seçimlerinde artık önem kazanıyor. Bir: Oy verirken üzerinizde cep telefonu bulunmayacak!
Ya evden çıkarken hiç almayın yanınıza cep telefonunuzu (iki saat kullanmayıver be herif, günaha mı girersin?), ya da sandık görevlilerine teslim edin kulübeye girerken, çıkınca geri alırsınız.
Cep telefonunun yanısıra, üzerinizde herhangi bir türden kamera da bulunmayacak. (Emekçi kardeşlerimi değil daha ziyade burjuvaziyi ilgilendiren bir mesele.)
"Evet" mühürünü basarken dikkat edin, yuvarlağın dışına taşmasın...
Ve de pusulayı katlayıp zarfa koyarken dikkat edin, başka bir yere bulaşmasın!
Bunun da en sağlam çözümü, pusulayı DIŞA KATLAMAK.
Zarfa bulaşsın, onun bir sakıncası yok.
Aksi takdirde oyunuz geçersiz sayılır, ona göre ha...
Pusulaya ya da zarfa sakın ola ki herhangi başka bir işaret koymaya, yazı yazmaya falan da kalkmayın.
Oyunuz gene geçersiz olur. (Aklın sıra birşeyler çiziktirip onu bunu protesto etmeye kalkarsın, oyun çöpe gider, sana da arkandan enayi derler.)
Silahınız varsa (ki genellikle vardır!) sakın yanınıza almayın, taşıma ruhsatınız olsa bile bugün silahlı dolaşmak büyük suçtur, unutmayın. Canınıza okurlar, ona göre...
İçkili dolaşmak, hele sandığa alkollü gitmek de suçtur, sakın ha...
Sakın ola ki sandık civarında ya da sokak ortasında şu partinin ya da bu partinin, şu adayın ya da bu adayın lehinde ya da aleyhinde uluorta konuşmaya da kalkmayın. Suçtur.
Fikirlerinizi ya evinize, ya da Yüksek Seçim Kurulu yasağı kaldırana kadar kendinize saklayın.
Ondan sonra nasıl olsa bol bol dökersiniz kurtlarınızı gece boyunca!
Hadi bakalım, önce sandığa, oradan pazar gezmesine, akşam olunca da televizyon başına.
Hayırlı uğurlu olsun efendim.