Efendim biliyorsunuz bunların "CHP olarak projeleri vardır"... Bunlar yalnız Türkiye'ye değil Yunanistan'a da yönelik projelerdir.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıkladığına göre CHP iktidara gelince Türkiye'yi kurtarmakla yetinmeyecek, komşumuza da yardım elini uzatacak ve Yunanistan "rahaaat" bir nefes alacaktır. (İkinci a uzatılacak...) Ancak, CHP'nin Yunanistan'a nasıl ve ne şekilde yardım edeceği, örneğin kaç milyar avro vereceği açıklanmamaktadır. Ana muhalefet, bu gibi projeleri açıklarsa iktidarın kopya çekmesinden korkmaktadır.
Bu durumda, Yunanistan, ana muhalefet liderimizin "benim adım Kemal, ederim dediysem ederim" tarzı kesin bir garantisiyle yetinmek zorundadır. Şimdilik.
Bazı münafıklar CHP'nin bu gidişle ancak 2049 seçimlerinde iktidara geleceğini söylüyorlar ama Yunanistan'ın o tarihe kadar dayanabileceğini sanmıyoruz.
Onun için en iyisi, The Economist dergisinin sözünü dinleyip oyumuzu hemen şimdi CHP'ye verelim ki Yunanistan kurtulsun.
Bakın bir oyla kaç ülkeyi kurtarıyorsunuz... Oyunuz dağdaki çobanın oyuyla eşit sayılmasa Burkina Fasso'yu falan da kurtaracaksınız arada...
CHP'nin bu seçimi kazanamayacağını öne sürenler, Büyük Türk Büyüğü İnan Kıraç'ın konuyla ilgili açıklamalarını okumamış olan cahiller ya da ona inanmayan gafillerdir.
Hangi parayı vereceğimizi soracak Yunanlı dostlarımıza da, Sayın Kılıçdaroğlu'nun unutulmaz özdeyişini tercüme edip dayayalım: "To onoma mou ine Kemal, an sas leo 'tha vrisko', tha vrisko!"
Fakat kötü niyetli bir Yunanlı da çıkıp bize şunu sorabilir: "Seçim otobüslerinde 'bir daha gel Samsun'dan sarı saçlım, mavi gözlüm' şarkısını çalan parti mi Yunanistan'a yardım edecek?"
Kendisine, bu kadar çelişkinin kadı kızında bile bulunacağını anlatabiliriz ama "kadı" kelimesini duyunca "Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden kurmak istiyorlar" diye endişeye kapılabilir...
Yok canım, niçin kapılsın, hiçbir Yunanlı bazı Türk basın mensupları kadar salak değildir ki!
Onun için, Atatürk'ün Samsun'dan bir daha gelirse Ankara'da kalmayacağını, oradan İzmir'e gideceğini bilir.
Fakat İzmir'de Rum bırakılmamış bulunduğundan, artık onlar açısından bir sakınca da yoktur.
Öte yandan bizatihi "Kemal" ismi de Yunanlı dostlarımızda allerji yaratabilir.
Hani "senin de ismin Kemal, onun da ismi Kemal, bundan böyle seninki Kemal Kemal olsun" desek, bu sefer ortaya "futbolcu Kazım Kazım" gibi bir tuhaflık çıkacak...
En iyisi gene Gandhi Kemal... Fakat okuyucunun anlayabilmesi ve kolay okuyabilmesi için "h" harfini kullanmamak gerekiyor, Gandi yazalım. (Okuyucuya nasıl muamele edileceğini Zafer Bey'den iyi mi bileceksiniz?)
"Dayan Yorgo, geliyoruz" demiş Gandi Kemal.
Gülmeyin, vallahi de demiş.
Onun adı Kemal, geliyoruz dediyse gelir.
İnanmayan İnan'a sorsun.
İngilizce bilen The Economist dergisine de sorabilir: Kemal is coming.
Aha bu da kurtarılmayı bekleyen dostlarımız için: "O Kemal erkhete!"
Neler mi saçmalıyorum pazar pazar?
Ne olmuş hemşerim, adam saçmalıyor, parti başkanı yapıyorlar, biz de karınca kararınca saçmalayalım, belki bize de bir mebusluk falan düşer!