Taksim Meydanı'na bir uçan daire inse de içinden bir uzaylı çıksa, kendisine hemen şunu soracağız:
"AKP ve CHP'nin aday listeleri hakkında görüşleriniz nelerdir?"
Bu kadar kafayı yedik hep birlikte...
Uzaylıyla ilgili FBI raporu açıklandı, kimsenin umurunda değil.
Rapor bugünkü mesele değil, 1947 senesinden. Tam altmış dört yıllık!
Şu ünlü Roswell olayı...
1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin New Mexico eyaletinin Roswell kasabası yakınlarında bir uçan daire düştü. Düştüğü söylenirdi.
Enkazdan bir uzaylı cesedi çıktı. Çıktığı söylenirdi.
Acaba, üç yıl önce ilk atom bombası deneyinin yapıldığı Los Alamos dolaylarında inceleme mi yapıyordu? Tarihte ilk nükleer patlama... Bu soru çok kafa kurcaladı.
Bir sürü kitap yazıldı. Televizyon dizileri bile yapıldı. Laf ayağa düştü, cılkı çıktı. Roswell kasabası sakinleri bunu bir tanıtım ve pazarlama kampanyasına dönüştürdüler, altmış dört yıldır bunun ekmeğini yiyorlar...
Amerikan yetkilileri de olayı sürekli yalanladılar tabii.
1995 yılında, bu uzaylıya yapılan otopsinin filmi yayınlandı.
Video kaseti vardı, alıp seyrettim, sonradan DVD'si de çıktı, şu anda da önümde duruyor. Ses kayıdı yapılmamış. Siyah-beyaz ve sessiz bir belgesel bu. Heyecan verici, biraz da ürkütücü.
Uzaylı, doksan santimetre boyunda, kabak kafalı, gözleri içeri çökük bir yaratık... Bir bacağında derin bir yara gözleniyor. Cinsel organı yok.
Bize "benziyor" ama insan değil. Otopsi sürecinde gördüğümüz üzere, iç organları da farklı.
Film siyah-beyaz olduğu için yaratığın rengini bilemiyoruz.
Elbette bu filmin bir sahtekarlık ürünü olduğu söylendi.
Birçok görgü tanığı var ama yalancılıkla suçlandılar. "Bize susmamız için yemin ettirildi" diyen resmi görevliler de çıkıp konuştular ama kimse aldırmadı.
Bir dedikoduya göre, Hollywood'un "haşarı çocuğu" Steven Spielberg bu filmi "gırgır olsun diye" çekmişti... Bir diğer iddiaya göre, filmde görülen otopsi aletleri ve özellikle "duvardaki telefonun helezonlu kablosu" çok yeni şeylerdi, yani belgesel süsü verilmiş bu düzmecede "anakronizm" (zamanbozarlık!) yapılmış, böylece açık verilmişti...
Oysa DVD'nin yan bölümlerinde, görüşlerine başvurulan uzmanlar, gösterilen tıbbi aletlerin 1947 yılında kullanılan gereçler olduğunu, kıvrımlı kablonun da o dönemde çoktan piyasaya çıkmış bulunduğunu açıklıyorlar.
Şimdi de konuyla ilgili FBI raporu elimizde... Olayı soruşturan Special Agent Guy Hottell'in raporu...
Federal Araştırma Bürosu, olayı yalanlamıyor.
Önemli olan da budur.
FBI, konuyu "palavra" deyip kapatmamış, ciddiye almış. Ve doğrulamış.
O günden beri gelip geçen Amerikan yöneticilerinin, kendi toplumlarını ve dünya kamuoyunu "zamana yayarak, yavaş yavaş, ısındıra ısındıra" bu gerçeğe hazırlamaya, yani "öğrenildiği zaman şok geçirmeme kıvamına" getirmeye çalıştıkları yönünde bir görüş vardır.
Elbette, kitaplarla, filmlerle, dizilerle...
Ben, uzaylının nereden ve asıl önemlisi "nasıl gelebildiğini" merak ederim.
Ama siz boşverin, bakın bakalım Mustafa Balbay aday olmuş mu Silivri Partisi'nden?
Sonuçta insanımız, uzaylı gördüğü zaman ya taş atıp kovalayan, ya da "yoldan geldi, yorulmuştur, acıkmıştır" diye düşünerek kendisine yoğurtlu kebap ikram etmeyi akıl edebilen bir insan türüdür. Ama bu, seçimde vereceği oyun manken kızların oylarından daha önemsiz sayılmasını gerektirmez.