Ne Erbakan hakkında yazı yazdım ne de partisi hakkında. Gerek görmedim. Fakat bakıyorum, Türk basını günlerdir, haftalardır, aylardır Erbakan diye inliyor.
Eskiden dalga geçerlerdi. Şimdi gene geçiyorlar ama buna ne gerek var?
Çünkü Erbakan "umutlarını" kırdı. Hem dalga geçiyorlar hem de kızıyorlar.
Bir enayi umuduydu bu: Saadet Partisi, Numan Kurtulmuş'un önderliğinde atağa kalkacak, AKP oylarını "kıracak", onun bir daha iktidara gelmesini önleyecekti!...
Buna ciddi ciddi inandılar.
Oysa Necmettin Hoca, oğluna vasiyet etmeyi düşündüğü partiyi Kurtulmuş ve kadrosuna teslim etmedi. "Aile şirketini" kamuya açmadı. "Küçük olsun benim olsun" fikrinden caymadı.
Oysa, hayatlarında caminin kapısından girmemiş adamlar ne güzel parlatıyorlardı Kurtulmuş Hoca'yı, dinciydi ama yeniliğe de açıktı, şöyle genç adamdı böyle olumlu adamdı, estek köstek...
Sanki Kurtulmuş başkan olursa o partiye oy vereceklerdi de şimdi Erbakan çok yaşlı olduğu için vermeyecekler!
Şimdi hep yaptıkları gibi gene dalgalarını geçiyorlar: Ben ilkokula gidiyordum Erbakan gene başkandı yahu... Erbakan genel başkan olursa Şevket Kazan da gençlik kolları başkanı olur... Dedeler Partisi... Taze kan, Necmettin Erbakan... Seksen dördüncü şahlanış...
Niçin bozuk çalıyorlar?
Çünkü parti bölündü. Kurtulmuş ve ekibi yeni bir parti kuruyor.
Oylar da bölünecek ve iki "fraksiyonun" da bir varlık göstermesi, hele hele meclise girmesi mümkün olamayacak.
Sanki eskiden böyle bir şans var mıydı?
Gene yoktu ama Saadet Partisi'ne yüzde beş oy, "AKP'den koparılacak", en azından "oraya gitmemesi sağlanacak" yüzde beş oy demekti.
Eyvaaah, ya şimdi küskünler de AKP'ye oy vermeye kalkarlarsa?
Dertleri budur. Öfke ve alaycılık bundan kaynaklanıyor.
Bu adamlar ciddi ciddi Kılıçdaroğlu'nun "yüzde 30" alacağına falan da inandılar. Kılıçdaroğlu da bu üfürüğün etkisiyle "yüzde 30 kesmez, yüzde 40 çekerim" diye atıp tutmaya başladı. (Anketi gördük, çıka çıka yüzde 24.5 çıkmış... Baykal'dan bu yana, bütün bu patırtı gürültü 3.5 puan içinmiş!)
Birtakım basın zavallıları, DP'yi de "kurtarmaya" kalktılar...
Hüsamettin Cindoruk'u devirecekler, partinin başına Süheyl Batum diye bir arkadaşlarını getireceklerdi... ANAP da bu oluşuma katılacak, "merkez sağ" iktidara yürüyecekti... Eh, CHP de "merkez sol" oluyordu ya onlara sorarsanız... Batum olmazsa, el altında Tansu Çiller gibi, Mesut Yılmaz gibi hiç denenmemiş genç ve taptaze kuvvetler bile vardı.
Seksen beş yaşına gelmiş "Baba" da onlara bu yönde gaz vermiyor muydu?
Sizi bilmem ama ben çok eğleniyorum.
Bunların bir de "Abdüllatif Şener hareketi" vardı yahu...
Bunların bir de "10 Aralık platformu" yok muydu yahu?...
Bunların bir de belediye reisleri olacaktı yahu, Mustafa Sarıgül adında...
Hem gülüyorum hem de izlemeye devam ediyorum komedi dizisini:
Bakalım MHP de bölününce ne yapacaklar? MHP de ikiye çatlayıp iki kısmı da meclise giremeyince...
Bakalım CHP de bölünürse ne yapacaklar?
Ben onlara daha da kötüsünü söyleyeyim:
Ya Aydın Bey sonunda aradığı enayi alıcıyı bulur da satmayan gazetelerini elden çıkarmayı başarırsa ne olacak?
Belki Kemal Derviş'i getirirler Amerika'dan, onları kurtarır. Bakıyorum da, "Kemal Derviş gene gelsin CHP'yi kurtarsın" saçmalıkları Erbakan'a öfke ve serzenişle atbaşı gitmekte...
Bir de para verip alıyorum bunların yayınlarını, fakire sadaka versem hiç olmazsa sevaba girerdim.
Olsun, onlar da gariban, bu da bir sadaka sayılır.