Son yıllarda patır patır ortalığa dökülen "karanlık adamlar" başlıca üçe ayrılıyorlar.
Bir: Edepsizlenenler, bağırıp çağıranlar, duruşmalarda hâkime ve savcıya sert çıkanlar, posta koyanlar, tehditler savuranlar... Yani, zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışanlar... Bunların içinde üç günlüğüne açlık grevine yatıp kimsenin iplemediğini görünce dönüp karavanaya yumulanlar da var.
İki: Kalbi sıkışanlar, tansiyonu çıkanlar, şekeri yükselenler, prostatı azanlar... Bunlar da kendi aralarında "doğal nedenlerle" kendiliğinden hastalananlar ve "arkadaş yardımıyla ayağı kayanlar, merdivenden düşenler, mikrop kapanlar" falan olarak ayrıca ikiye ayrılırlar. Ne hikmetse birdenbire "hafızasını kaybedenler, yediği hiçbir herzeyi hatırlamayanlar" olarak diğer bir alt grupları da vardır.
Üç: Utananlar, sıkılanlar, "onurlu" bir yol olarak intiharı seçenler...
Suç işlemek serbest ama sıkıyı görünce şakağına tabancayı dayamak onurlu sayılıyor. Erkekçe ve açık seçik "evet, ben bunları yaptım" ya da "şu, şu, şu kişiler azmettirdi" demek onurlu sayılmıyor. Kol kırılacak, ille yen içinde kalacak.
Bu kafa kaç kişinin başını yedi, fakat bu tutumun "diğer büyük başları" kurtaracağı sanılıyor. Kurtaramayacaktır.
Gene bir denizci yüzbaşı, bir "bahriyeli" kendi canına kıymış.
"Fuhuş çetesi dosyasında" adı geçiyormuş.
Böyle bir çete hakkında çok gizli bir soruşturma yürütülüyor, bazı kişiler içeri alındılar, arkası da gelecek gibi... Bu kişiler, subay!
Neyse ki basın toplantısı düzenleyip "sivil savcı şunları şunları araştırsın, bunları bunları araştırmasın" demeye cüret edecek densiz bir komutan yok başlarında!
Hani, göbeğini kaşıyan kısa bacaklı ve kıllı ayılar sayesinde Anayasa da değişti ya...
Bu çetenin, Ergenekon'la bağlantısı var mıdır yok mudur ben bilemem savcı bilir, bazı yüksek rütbeli subaylara "şantaj yapmak" amacıyla profesyonel kadınlar kullanarak (bu lafa da biterim) gizli fuhuş dosyaları hazırladığı söyleniyor...
Bayat bir yöntem!
KGB yapardı bunu... Kadın gönderip NATO'da görevli yöneticilerin gizlice resimlerini çekerler, sonra da "karına gösteririz haa" tehdidiyle adamı kendilerine "çevirmeye" çalışırlardı...
Batı'da ahlak ölçülerinin ve yaşama biçimlerinin ne kadar değişime uğradığını bilememişlerdi bazı hırbo Ruslar...
"Verin ben kendim göstereyim, fantezi yaparız" gibi cevaplar almaya başlayınca, KGB bu yöntemden vazgeçti!
Bizim bürokraside çok şükür işin bu kadar çivisi çıkmamıştır.
Fakat bunlar şantaj yapacaklar da ne elde edecekler acaba?
Para mı isteyecekler? Memur maaşı belli...
Yoksa, "darbe yapacağız, bize katıl, en azından sesini çıkarma" mı diyecekler?
Tüh be, bize hiçkimse "demokrasi getireceğiz, Ayşe de zaten yola çıktı, sana doğru geliyor" demedi anasını satayım!
Şaka bir yana, bugüne kadar tam on bir subay intihar etti patır patır, balkondan atlayan da var.
Onur meselesi... Şantaj yapmak ayıp değil, gizli örgüt kurmak, darbe planlamak ayıp değil, kadın tedarik etmek ayıp değil, suçu kabul edip cezasına katlanmak ayıp.
Türk ordusunun itibarını, şerefini kurtarmanın, bu pislikleri temizlemenin zamanı geldi de geçiyor paşalarım!
Faraş ve süpürgeyle halının altına iterek değil ama.
"Karısının mal mülk hırsına boyun eğerek hırsızlık yapan paşa" konusunda gösterdiğiniz tutumu ve kararlılığı bu konuda da göstereceksiniz, o kadar.
Haaa, başına dert almamanın, hapislere düşmemenin, sıkıyı görünce şakağına kurşunu basmamanın da bir tek yolu var:
Suç işlemeyeceksin! Bu tür rezilliklere bulaşmayacaksın, taşıdığın üniformanın şerefini koruyacaksın. O zaman "beni sivil mahkeme mi yargılasın askeri mahkeme mi yargılasın" ikileminden de kurtulursun, hiç girmezsin o döngüye.
İkide bir "Atatürk sağ olsaydı" demeye bayılıyorsun, Atatürk sağ olsaydı seni ne yapardı, biliyor musun?