Dün üçüncü sayfamızın tamamını koskoca bir ilan kaplamıştı. Arkadaşlar beni de atmışlar taa 28. sayfaya...
Hiç bozulmadım, tam tersine çok memnun oldum.
Çünkü ilan çok şey söylüyordu, çok önemli bir şey söylüyordu.
Efendim, AKP'nin "evet" kampanyası!... (Vay utanmaz, şerefsiz, hükümet yandaşı, iktidar yalakası liboş Engin, bak bak neler de yazıyor!)
İlanda, "evet" derseniz olacak şeylerden biri, yalnızca biri anlatılıyordu.
Referandumda "evet" çıkarsa, Anayasa Mahkemesi'ne "bireysel başvuru" hakkınız olacak!
Bu bir devrimdir.
Birtakım şaşkınların "devrimin şanlııı yolundaaa" diye bağıra çağıra mastürbasyon yapmalarına hiç benzemez.
Hakkınızı aramak için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gider gibi, ona gitmeye gerek kalmadan, bizim kendi en bir öz ve hakiki Anayasa Mahkememiz'e gideceksiniz.
Çünkü şu anda gitmeniz yasak.
"Eski" Anayasa bu hakkı yalnızca Meclis'te grubu bulunan siyasi partilere, cumhurbaşkanına ve başsavcılara veriyor.
Meclis'te en aşağı yirmi koltuğun yoksa, adam değilsin!
Tabii öyle canın sıkılınca "kafana göre" başvurmayacaksın canım, "olağan kanun yollarının tüketilmiş olması" şart.
Yani mahkeme sana haksızlık etti, Yargıtay da bu haksızlığı onayladı, doğru Anayasa Mahkemesi'ne.
Ev sahibinle kira kavgasında değil tabii, işkence görürsen falan.
Ya da seni başörtünle bir yerlerin kapısından çevirdilerse... Kocandan dayak yiyorsan... Birileri sana Alevi olduğun için hakaret ediyorsa... Kürt olduğun için aşağılanıyorsan... "Madem ki Ermeni'sin, öyleyse vermelisin" şeklinde orospu muamelesi görüyorsan...
Şimdi de gidebilirsin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne... Büyük bir ihtimalle de kazanırsın. Türkiye Cumhuriyeti, AİHM'ye en çok verilen ikinci devlettir. (Birinci sanırım Rusya, aman aman, gene yanlış yazmayalım da...)
En fazla ceza alan ülke Türkiye'dir ama, bakın bu kesin.
AİHM'ye gidersin ama, paran varsa, yol yordam biliyorsan, yol yordam bilen bir avukat tutabiliyorsan gidersin.
Kendi Anayasa Mahkemen öyle değil. Öyle olmayacak.
Dilekçe yazmayı bilmen, ya da arzuhalciye gitmen yeterli. "On altı kuruşluk" damga pulu da istenmiyor.
Peki nasıl olacak da insan haklarını gözetecek, şu ünlü "367" konusunda Anayasa'yı çatır çatır çiğnemiş olan Anayasa Mahkemesi? Bazı kanunları yalnızca "şekil" yönünden incelemesi gerekirken "esasa" girip Anayasa'yı bizzat kendisi çiğneyen mahkeme?
Merak etmeyin, onun da "yapısı" değişecek. İşte hayırcılar da asıl bundan korkuyorlar: Artık hiçbir köşe yazarı ya da memur eskisi Anayasa Mahkemesi'ne "şu yönde karar almazsan karışmam haa" diye baskı yapamayacak. Hiçbir bürokrat eskisi, Anayasa'yı kılıfına uydurarak usturubuyla çiğneme yollarını arayıp bulup akıl veremeyecek.
Bir şey daha olacak "evet" oyu verirseniz...
Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları da, Yüce Divan sıfatıyla bu mahkemede yargılanabilecekler, görev suçu işlerlerse!
Bugün bu yasak.
13 Eylül sabahı yasak olmayacak.
Kanun karşısında kimsenin ve hiçbir sınıf ve zümrenin ayrıcalığı kalmayacak.
Bugün de güya yok ama pratikte var.
Sınıf tahakkümüne son, devrim geliyor devrim!
Birileri onun "şanlı yollarını" arayadursunlar, halkın temsilcileri buldular bile. Halkın kendisinin onaylamasına da on gün kaldı.