Cumhuriyet Halk Partisi'nin basın amigoları, referandumda "evet" çıkacağını anladılar. Seçimi de gene AKP'nin kazanacağını gördüler. Şimdilik AKP yüzde 40, CHP yüzde 25 dolaylarında gidiyormuş...
Kimisi ufak ufak "dönmeye" çalışıyor, kimisi de, "bürokrat ideolojisi" gözlerini hepten kararttığı için gerçeklerden iyice koptu, atılacak son barut olan "son saçmalıklara" umut diye sarılıyor: Seçim barajı yüzde 7'ye inerse belki meclise iki üç parti daha dalar, AKP'nin koltuk sayısı da azıcık düşer...
Amaç demokrasi falan değil, iktidara kamış...
Olmayacağını kendileri de biliyorlar ama, tutumları şu: "Ya tutarsa" deyip yoğurt mayasını göle çalalım... Hem de şu sıcakta mevzu olsun, köşe dolsun...
Kimisi de, geçen yıl Kılıçdaroğlu'nun İstanbul belediye seçimlerindeki büyük yenilgisini "zafer" diye pazarlamaktan utanmadığı gibi, önümüzdeki yıl da CHP yenilgisini zafer diye satmanın yollarını araştırmaya koyuldu...
Okuyucunun bunu ne kadar yuttuğu ve yutacağı da, yerlerde sürünen satış rakamlarından bellidir bu "zaferci" arkadaşların!
Bu arada CHP bir tokat daha yedi.
Istağfirullah, bizden değil, ne haddimize...
Avrupa'dan yedi.
Siyasi yüz surat artık mahkeme duvarı haline geldiğinden, hiç ırgalanmadı tabii.
Avrupa Parlamentosu sosyalist grup başkanvekili Hannes Swoboda, CHP'ye "anayasa değişikliği paketinin arkasında durması" çağrısını yaptı.
"Demokratsan destekle" diyor.
"Çünkü bu değişiklik sosyaldemokrat değerler de getiriyor" diye de eklemiş.
Demiş ki, "bu paket Türk vatandaşları için önemli, aynı zamanda Avrupa Birliği için de önemli... Türk halkına daha fazla demokrasi ve özgürlük seçeneği sunuyor... Bu reform Türk halkına çok büyük kazançlar getirecektir, çünkü yeni özgürlükler getiriyor... Bu özgürlükler kapsamında yargı ve asker de var... Dolayısıyla Türk halkının kazançlı olacağına inanıyorum... Demokrasi yolunda çok büyük bir adım..."
Swoboda, Avusturyalı bir sosyaldemokrat. AKP taraftarı falan değil, adam solcu.
Dolayısıyla, adamcağıza öyle hükümet yandaşı, yalaka, liboş falan diye hakaret etmek de pek kolay değil...
Demek ki neymiş? AKP'nin anayasa değişikliği kanunu sol niteliklere sahipmiş!
Peki bu sol açılıma CHP niçin karşı çıkıyormuş ve bu alanda niçin MHP ile fikir birliği yapıyormuş?
Solcu olmadığı için!
Biz de yıllardır bunu anlatmaya çalışıyoruz, basın eşekleri anlamıyorlar.
Ya da domuz gibi anlıyorlar da, "ticaretleri" öyle çarpıtma yönünde...
Kılıçdaroğlu, CHP medyasının yıkayıp yağlamaya ve parlatmaya çalıştığı şekilde bir "solcu lider falan" olsaydı, koltuğa oturur oturmaz yapacağı ilk iş, Anayasa Mahkemesi'ne verdikleri dilekçeyi geri çekmek, "ben Baykal'ın yaptığı yanlışları yapmayacağım" şeklinde de bir demeç patlatmak olurdu...
Hiç olur mu? Sonra Önder Sav onu ham yapar!
Şimdi Sosyalist Enternasyonal'e de düşen çok önemli bir görev var.
Yıllardır yılan öyküsüne dönüştürdükleri "CHP'yi çıkarsak mı çıkarmasak mı" tartışmasında artık kesin karar vermeliler ve CHP'yi kovmalıdırlar!
Avrupalı sosyaldemokratlar sırtlarından bu kamburu atmak zorundadırlar.
CHP'nin o örgütte işi yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır.
CHP bu tokadı da yemelidir!
Titreyip kendine geleceğinden değil, siyasi hokkabazlığı "tescil" edileceğinden.
Eskiden Erdal İnönü ve Deniz Baykal bu enternasyonal toplantılarına katılıp görüşmeler sırasında horul horul uyurlardı.
Altmış iki yaşındaki adamı genç diye pazarladılar ama artık Kılıçdaroğlu'nun da yaşı geçiyor, ileride o da gidip oralarda uyuklamak zorunda kalmasın da ağzımıza sakız olmasın...
Önder Sav uyuklayabilir, doktor onu serbest bırakmış.