Asım Kocabıyık, TÜSİAD'ı bıraktı... Hem üyelikten ayrıldı, hem de "onur üyeliği" teklifini kabul etmedi.
Umarız hayattan da emekli olmaz da, Borusan Orkestrası ülkemize Cem Yılmaz gibi nice eğlenceli müzisyenler kazandırmayı sürdürür.
Sayın Kocabıyık, giderayak ilginç laflar etti. "TOBB, yani Odalar ve Borsalar Birliği hep Demokrat Parti'nin şarkısını söyler olmuştu, TÜSİ- AD'ı onun için kurduk" dedi...
Evet, TÜSİAD, Demirelci Anadolu sermayesine karşı, büyük İstanbul sermayesinin örgütüydü.
Özal'ı "tutmakla" da iyi etti. Ama onun ötesine geçemedi. Onu, moda bir deyimle, "aşamadı"... İşi de orada bitti.
Sayın Kocabıyık, TÜSİAD'ın bir başka kuruluş amacının da, "iş hayatını sol görüşlü arkadaşlara tanıtmak" olduğunu söylemiş...
Kibarlık etmiş, "zamanı gelince Ecevit hükümetini devirmek için" dememiş.
Bu tanıtımı, onlar değil ama, 1980 yılında bürokrasi pek güzel yaptı.
Bu "PR faaliyeti" de epeyce masraflı ve eziyetli oldu doğrusu...
Sol, 1971 yılında "iş hayatının" ucunu görmüştü, 1980 yılında da dibini ve kökünü gördü.
Fakat iş hayatını sola tanıtmak amacıyla yola çıkan TÜSİAD örgütü, bu hayatın olmazsa olmaz koşulu, ya da "mütemmim cüzü" olan liberalizmi ve demokrasiyi bürokrasiye pek tanıtamadı!
İstanbul sermayesi, öğretmen olacağı yerde öğrenciliği tercih etti. Hocanın sözünden çıkmayan, cezaya kalkmayı hemen kabullenen, eline cetvelle vurulmasına, kulağının çekilmesine ya da tek ayak üstünde durmaya hiç itiraz etmeyen uysal bir öğrenci...
Şimdi yavaş yavaş "arka plana" düşmektedir. Hocaya posta koyan yırtık öğrenciler şimdi okullu olmuş, sınıfları doldurmuşlardır. (Anlayana, bir Mozart bestesi üzerine Türkçe sözler!...)
Belki de Sayın Kocabıyık gibi bir "duayenin" bırakması da bu anlama gelmektedir: TÜSİAD görevini yerine getirmiş, solun ezilmesine çanak tutmuş, miyadını da doldurmuştur.
Hayır Asım Bey, TÜSİAD, sizin deyiminizle "yapabileceğinin en iyisini" yapmadı maalesef... Bakınız, bugün bile Ümit Hanım'ın "şişi de kebabı da yakmamaya gayret eden" ortalama tavırlarıyla vakit öldürüyor, topu oyunda tutmak yerine taca atmaya bakıyor. (Yoksa bu nedenle mi bıraktınız?)
Onun için de, şimdi yükselen yıldız, MÜSİAD.
Bir okumaya göre "Müstakil", başka bir okumaya göre "Müslüman" işadamları örgütü...
Onlara boşuna "kaplanlar" demediler, çünkü Kocabıyık'ın çocuğu onların yanında kedi yavrusu gibi kaldı!
M ile başlayan örgüt, T ile başlayanın yapamadığını yapacak, gerekli tanıtımı yani "burjuvazinin ne demek olduğunu" bürokrasiye gösterecektir. Artık eskisi gibi Demirelci falan da değildir. Demirelcilik de tarihte kalmıştır, Demirel de.
Bu hükümet de, sizin değil, onlarını hükümetidir Asım Bey... Sizinkiler şanslarını cömertçe harcadılar ve kaybettiler.
Unutmayın... Flütçü hanımın karşısında limon yiyerek onun ağzını sulandırıp bir de gülmekten tıkayanlar, flütçüden hem daha ünlüler, hem daha çok ilgi topluyorlar, hem de daha çok kazanıyorlar.
Orkestranız zamanında doğru sesler çıkarsaydı, şef batonu başkalarının eline geçmezdi.