Televizyon gelip de Türkiye'yi değiştirene kadar, köylü ve lumpen kahvelerinde, ayrıca İstanbul'un her yaştan "mahalle çocuklarının" takıldıkları semt kahvelerinde mutlaka iki resim asılıydı:
Bir: Elbette Atatürk.
İki: Mareşal Fevzi Çakmak.
Bazı köylerde bunlara "cihan pehlivanı Koca Yusuf" ve kim olduğu bugüne kadar açıklığa kavuşturulamamış "dünya güzeli Zeliha Hanım" adında bir kadın da eklenirdi. Kahvecinin meşrebine göre de Fener, Galatasaray takımları, vs.
Halk mareşali çok seviyor, onu Atatürk'ün "hemen yanına" koyuyordu, her anlamda.
Oysa CHP'liler mareşalden nefret ederlerdi.
Hadi "küçümserlerdi" diyelim...
Onu her zaman "İsmet Paşa'ya rakip" olarak gördüler. Çünkü onu çok seven halk, İsmet Paşa'yı hiç sevmiyordu. (Bunu söyleyen de Atatürk'ün kendisidir, biz uydurmadık.)
İsmet Paşa'ya memurlar hayrandı, bugün de öyledir. Bir de kendini solcu sanan memur çocukları. İnönü, bürokrasinin önderiydi, halkın değil.
"İsmetçiler" mareşale "gerici" yaftasını yapıştırmaktan da utanmadılar. Çünkü "namaz kılıyordu"...
Peki bu adam gericiydi de, Atatürk niçin daha Ankara'ya ayak basar basmaz "aman Fevzi Paşa da gelsin, geldi mi, geliyor mu, ne zaman gelecek" diye tutturmuştu?
Niçin, büyük taarruzun planlarını ona yaptırmıştı? (Atatürk'ü gerçekten sevmeyenler "kendisi beceremezdi de ondan, komutanlığı iyiydi ama kurmaylığı zayıftı" derler!) Niçin, başka hiçbir silah arkadaşını mareşal yapmamıştı da onu yapmıştı? ("Meclis yapmıştı" diyerek beni güldürmeyiniz.)
Niçin orduyu tamamen ona emanet etmiş, değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez genelkurmay başkanı olarak tutmuştu?
Niçin, ölümünden sonra İsmet'in değil Fevzi'nin cumhurbaşkanı olmasını "vasiyet" etmişti?
Fevzi Paşa 10 Nisan 1950 günü vefat etti. Bir ay sonra başlayacak olan Türkiye'nin büyük değişimine yetişemedi. Şimdi altmışıncı yıldönümünde anılıyor.
İsmetçiler'e göre karşıdevrim tabii... Atatürk'ün başbakanı Celal Bayar da karşıdevrimci!..
Bunlar çok devrimci oldukları için Kâzım Karabekir'in hatıralarını yakmışlardı, Fevzi Çakmak'ın günlüklerinin önemli kısımlarını da yokettiler. Bununla da yetinmediler, Atatürk'ün Nutuk'unu bile sansür ettiler.
Çünkü yaptıkları Atatürkçülük değil, hokkabazlıktır. Bugün de öyledir.
Hep merak ederim, "başka" bir Türkiye'yi... Çankaya'da üçüncü cumhurbaşkanı Fevzi Çakmak'ın oturduğu, Celal Bayar'ın yeniden başbakan, Adnan Menderes'in önce tarım, sonra sanayi ve ticaret bakanı olduğu bir Türkiye'yi... Fuat Köprülü, kurulacak bir "Türk Akademisi" başkanı... Kültür bakanı da Samet Ağaoğlu...
Acaba İsmetçiler gene de darbelerini yapabilirler miydi? Hangi babayiğit darbeci Çankaya Köşkü'nde Mareşal Çakmak'ı tutuklayabilirdi acaba? Hangi babayiğit ona idam cezası kesebilirdi?
Boşverin. Teyzemin bazı organları olsaydı ona dayı diyecektim.
Ama bir şeyden eminim: Her namaz kılana gerici diyen ahmaklar, hiçbir zaman iktidar yüzü görmeyeceklerdir. Hep darbe isteyecekler ve arayacaklar, hep darbecilerin dümen suyunda yaşayacaklar, ancak zart zurtla ayakta kalacaklardır. Ya da ben elli sekiz yıldır yaşadığım ülkeyi tanımıyorum.