Bu ülkede kime sorarsanız sorun, size "tarihte ilk kurtuluş savaşı veren halkın Türk halkı olduğunu" söyleyecektir.
Çünkü kendisine öyle öğretilmiştir.
Öyle olmadığını öğrenince şaşırır, bozulur ve karşı çıkar.
Öyle olması "gerekmektedir", başka türlüsü kanına dokunur.
Çünkü bu ülkede birçok kişi bilmemekte, bilmediğini de bilmemekte, öğrenmeyi de reddetmekte, öğretmeye çalışana da kızmaktadır.
Bildiğimizi sandıklarımızın mutlaka "mutlak doğrular" olmaları gerekmektedir... Dünyanın merkezi biz olduğumuz için, tarihten önce de var, tarihten sonra da var olduğumuz için, biz olmasak tarihe yazılacak ne var olduğu için... Öte yandan mazlumluğu da pek sevdiğimiz için...
Öyle ya, büyüklük kompleksiyle aşağılık kompleksi bir paranın iki yüzü değil midir?
Kurtuluş savaşı verilecekse, onu da biz veririz!
Böylece, bizim başkasına karşı yaptığımız operasyon bir kurtuluş savaşıdır ama, başkasının bize karşı giriştiği eylem yalnızca bir "isyan" olarak kalır.
Çünkü Emin Oktay Beyefendi Hazretleri lise tarih kitabına öyle yazmıştır: Mora isyanı, Sırp isyanı, Bulgar isyanı, Arnavut isyanı...
Bunlar Osmanlı'ya karşı ayaklanan "nankör" adamlardır... (Hani bizim Osmanlı'yla ne ilgimiz vardı yahu?) Oysa biz, dünya savaşı yenilgisinin sonuçlarına katlanmak istemeyen kahraman kişileriz.
Yunan bize karşı koyunca "isyan", biz Yunan'a karşı koyunca İstiklal Harbi.
Bizim İstanbul'u almamız, Viyana'ya saldırmamız en doğal hakkımız...
Herifçioğlu İzmir'e sulanınca kahpe.
Bizim Arap'ı sefil bırakmamız talihsiz bir kaçınılmazlık... Arap bize başkaldırınca hain...
İmparatorluk çözülünce diğer halklardan bürokratların kendi bölgelerini seçmeleri, kendi ülkelerine hizmet vermeleri de namussuzluk...
Kürt, kazığı yiyip susacak. Ezilecek, ağzını açmayacak. Konuşmaya kalkarsa, kansız, şerefsiz.
Herkes devlet kuracak, Ermeni kurmak istemeyecek mesela...
Bizim ampul kafalılar da hadlerini bilecekler, ayaklar baş olmaya kalkmayacaklar, yerli yerlerinde oturacaklar, oylarını da bürokrat partisine verecekler, kendileri bürokrat olmadıkları halde. Kendi partileri olmayacak.
Dağdaki çoban, "ben insan değilim, benim oyumu saymayın ağabey" diyecek. Ya da "benimki bir sayılıyorsa manken ablamın oyu iki olsun" diyecek, imana gelecek.
Müslüman kadın, inançlarına aykırı da olsa, zorla başını açacak.
Katolik rahibesi ortalıkta rahibe kıyafetiyle, Ortodoks papazı ortalıkta cüppesiyle dolaşacak ama imam cüppesini ancak cami sınırları içinde giyebilecek, avludan çıkarması yasak.
Bu ezberler bozulduğu için sancı çekiyor Türkiye...
Geçer canım, sancı geçer, son araştırmalara göre oy oranı yüzde 42 çıkmış ama hele şu iktidar gitsin de zayıf bir üçlü koalisyon kurulsun!
Öyle olacakmış ya...
Memleket ne güzel kurtulur, geldiğimiz çukura geri döneriz. İçimiz rahatlar. Çünkü gerçekler bize iki numara büyük geliyor!
Yirmi birinci yüzyıl da büyük geliyor, Avrupa Birliği de.