Şu anda hepiniz maçı konuşuyorsunuz, bizim yazıyı kimse iplemez, biliyorum. Neyse... Ne demiş adam fıkrada? "Ben insanlığımı yapayım da..." demiş.
Bir TÜSİAD toplantısı yapıldı, Kemal Derviş geldi konuştu, bunun üzerine gene komplo teorileri üretildi, gene Türkiye'yi karıştırmaya gelmiş, Amerika göndermiş, falan... Fakat ne maçtı değil mi ağabey?)
Toplantıda, büyük sermayenin de artık yeni bir anayasa istediği ortaya çıktı!
Lafta kalmaya mahkûm bile olsa, güzel bir temennidir.
Çünkü Kenan Paşa'nın ülkeye giydirdiği deli gömleği artık ona da dar geliyor.
Ve de, bürokrasiyle halkın temsilcileri arasında cereyan eden "ölümüne kavga" sermayeyi çok ürkütmeye başladı, uzlaşma istiyor!
Hele şükür, sermaye sınıfımız da "Batı'daki ağabeyleri" gibi davranmaya başladı, artık rüştünü ispat etmesine çeyrek kalmış!...
Birtakım kalıplar ve yollar da düşünmüşler, bir "Convention" toplanacakmış, beşte üçü siyasi partilerin temsilcilerinden oluşacakmış...
Bakalım, "bürokrasi izin verirse" yeni bir anayasa yaparlar. Bunu aydınlar isteyince tu kaka edilsin, hükümet önayak olunca kıyamet koparılsın, sermaye isteyince de bin dereden bin su getirilsin... Olmuşu ve olacağı budur.
Sermaye de, bürokrasiyi bütün bütüne kızdırmamak için, toplanacak Konvansiyon Meclisi'nde yüksek yargı organlarının falan da temsil edilmelerini önermiş zaten, "madem politikaya bu kadar doğrudan bulaştınız, durup durup anayasa çiğneyeceğinize gelin de yenisini yapmaya katkıda bulunun" mu demek istiyor?
Böyle bir meclis elbette toplanmayacaktır ve bu girişim elbette fos çıkacaktır. Her zümre birbirini baltalayacak, top ortada kalacaktır.
Lakin, benim bu meselede ilgimi çeken, işçi sınıfının tutumu oldu.
Yani, sendikaların... İşçi sınıfının sözcüleri olduğunu varsaydığımız örgütlerin...
Bu toplantıya katılmadılar!
Çeşitli nedenler öne sürdüler, kimisi "Kemal Derviş'e gıcık kapmış" olduğundan, kimisi "bizatihi" sermayeden nefret ettiği için...
Bu da gösterdi ki, işçi sınıfı iş istemeyi, ekmek istemeyi biliyor ama yeni bir anayasa falan gibi konular onun uzağında.
Tıpkı, eskiden solcu geçinip de şimdi faşist yazılan birçok aydın gibi!
12 Eylül'e küfür etmekte en önde gidiyorlar ama 12 Eylül Anayasası'ndan pek memnunlar!
Yeni bir diktaya razı gelecekler, yeter ki şu hükümet düşsün!...
Marifet, 1 Mayıs günü Taksim Meydanı'nda tepişip polisten dayak yemek değildir, marifet böyle bir toplantıya gidip tavrını koymak, düşünceni söylemektir, düşüncen varsa tabii...
Bu durumda en iyisi gene futbola dönmek, hiç olmazsa "Türk'e Türk reklamıyla" gazoz satışlarını patlatmak... Ne maçtı, değil mi ağabey?