Yılbaşında gene "liraya" dönüyoruz, "yeni" lafı kalkıyor ya, bu sefer bambaşka banknotlar çıkacak, hatta bir de 200 liralık, tarihimizde ilk kez!
Fransa'nın otuzlu yıllarda bir "300 Frank" banknotu çıkarmış olduğunu duymuş muydunuz? Ender bulunur ve pahalıdır. Paris'te gördüm de alamadım, koleksiyonuma katamadım, içimde kaldı... (Mustafa Emmi, bende para çok ama hepsi tedavülden kalkmış, eski para! Sana da yaramaz devlete de.)
Eh, Oscar kazanan Avusturyalı yönetmen Ruzowitzky'nin "Kalpazanlar" filmini izleyeceğiniz zaman da size, Nazi'lerin İngiliz ekonomisini çökertmek amacıyla Sachsenhausen toplama kampında seçme kalpazanlara bastırdıkları sahte 5 Sterlin'in öyküsünü anlatırım... (Casus Cicero'ya ödedikleri para da budur, bende var.)
Malumatfuruşluk bir yana, paramızda "Atatürk'ten başka kişiler de bulunması gerektiği" fikrini hep savundum.
Fakat İnönü'nün Atatürk'ü "kaldırıp" kendi resmini koydurmasını da hep eleştirdim, işine gelmeyen bunu hatırlamaz.
O kadar ki, baskıyı durdurmuş, kalıplardan, örneğin nümizmatik piyasasında "çikolata" tabir edilen 100 Lira'lardan Atatürk'ün resmini "kazıtmış", evet, resmen kazıtmış, yerine kendi abus çehresini koydurmuştu... (Mustafa Emmi, bende bu da var... Sen İnönü'yü seversin, istersen satarım.)
"Karşıdevrimci" Adnan Menderes'in iktidara gelir gelmez ilk icraatından biri "Atatürk'ü Koruma Kanunu" çıkarmak olduysa, biri de, İnönü resimli paraları dolaşımdan kaldırıp yerine... Hayır, Celal Bayar'ı değil, gene Atatürk'ü koymak olmuştu!
İşine gelmeyen, hatırlamaz.
Nitekim, ön yüzde Atatürk hep kaldı (kalsın, kalmalıdır), ama arka yüze Mehmet Akif Ersoy bile girdi. Her ne kadar yazdığı İstiklal Marşı'nın içinde "ümmetçi kelimeler" geçse de!
Hani şu, Doğu Paşa'nın duyduğu zaman selam durmak zorunda olduğu İstiklal Marşı'nın yazarı...
Banknotlarımıza Fatih Sultan Mehmet de girdi, Mimar Sinan da.
Eh, eski 5 Lira'larda bulunan "fındıkçı kızlardan" iyidir herhalde! Sevimsiz baraj fotoğraflarından, anlamsız köprü resimlerinden, peri bacalarından, yüksek fırınlardan da iyidir.
Fatih'i anladık, Gentile Bellini'nin ünlü portresi, tamam da, Sinan'ı nereden bulmuşlardı?
Haybeden!... Bir "temsili heykelden" alınmaydı o görüntü.
Şimdi de gene haybeden bir Yunus Emre koymaya hazırlanıyoruz... Sırada Nene Hatun da varmış.
Abestir.
Miskin Yunus'a saygımız sevgimiz sonsuzdan da ötedir, ama bu resim nereden çıktı? Yok böyle bir görüntü!
O zaman Suat Yalaz'a Karaoğlan, Camoka Yiğit, Otsukarcı, Baybora, Alp Er Tunga, Bamsı Beyrek falan çizdirin, onları da koyun bari... Faşoları da sevindirmiş olursunuz.
Paralarımıza bir Osman Hamdi, bir Halit Ziya, bir Reşat Nuri, bir Orhan Veli, bir Yahya Kemal, bir Kemal Tahir, bir Nâzım Hikmet de girebildiği gün, Türkiye "kurtulma" yolunda epey adım atmış olacaktır.
Fransızlar Pasteur, Pascal, Moliere, Corneille, hatta Saint-Exupery bile koymuşlardı da, o bakımdan söyledim.
Neyse canım, çıkmaz ayın son çarşambasında Avrupa Birliği'ne gireriz, bu mesele ortadan kalkar. Birliğin banknotları kelek ama dolara karşı değerleri taş gibi!