Son günlerde şu tür değerlendirmeleri sıkça duyuyorum: "IŞİD'i şartlar doğurdu"... "IŞİD, sebep değil sonuçtur."
Son derece doğru bir saptama. Ancak bu tarz bir doğruluk, sözün anlamını yitirmesine yol açıyor. Malumu ilam oluyor. ("Bir gün yağmur yağacak" demekten farksız. Laf doğru ama işe yaramıyor.) Zaten bütün sosyal ve siyasi hareketler, şartların sonucu değil mi? Bütün hareketleri, başka bazı sosyal ve siyasi durumlar doğurmuyor mu?
ABD'nin 2003'teki işgaliyle birlikte Irak'ta dengesiz bir yapı kuruldu. Saddam Hüseyin'in yıkılmasından, Kürtler ve çoğunluğu oluşturan Şiiler kazançlı çıktı. Kürtler özerklik kazanırken, hükümet Şiilerin hâkimiyetine geçti.
Buna karşılık Sünniler hem ayrıcalıklarını yitirdiler, hem de itilir kakılır oldular. İşte IŞİD o kesimin rahatsızlığını ortaya koyan bir örgüt.
Tamam ama... Irak'taki Sünnilerin haklarını şiddete başvurmadan arayan... Veya başvursa dahi, bunu "kabul edilebilir" biçimde yapan bir Sünnici hareket; hem ülkede, hem de dünyada anlayışla karşılanırdı. Öyle bir hareketi desteklemek de gayet makul bir siyasi tercih olurdu.
IŞİD ise öyle değil ki! Son dönemin en vahşi hareketi... Şiilerin, Kürtlerin, Türkmenlerin, Ezidilerin, Batılı rehinelerin ve beğenmediği Sünnilerin başını kesiyor...
Kadınları satıyor. İslam adına, İslam'la alakasız işler yapıyor.
Deliliğe varan bu hunharlığın nesi 'siyasi sonuç' Allah aşkına? Kameraların ve çocukların önünde baş kesmeyi, hangi 'toplumsal şartların' doğurduğunu bana söyleyebilir misiniz?
Bekliyorum!