Ahmet Davutoğlu'nun, AK Parti Olağanüstü Genel Kongresi'nde yaptığı konuşmaya değindiğim "Entelektüel Başbakan" başlıklı yazıya, bir dipnot düşerek, müstakbel başbakanın, bana tartışacak bolca malzeme vereceğini hissettiğimi söylemiştim.
Bugün yakın geçmişe bakıyorum da... Acaba o not biraz aceleye mi gelmiş?
Siyasetin, entelektüel düşünceyi fena halde erozyona uğrattığı bilinir. Çünkü entelektüelce laflar edebilmek için öncelikle insanın şöyle bir durup düşünmesi gerekir.
Halbuki siyaset, hele başbakanlık gibi fevkalade sorumlu bir mevki, buna izin vermez. Siyasetçi, düşünceye vakit ayırmak yerine, çoğu kez ezberinden konuşur.
İkincisi ve daha önemlisi: Siyaset, entelektüelin nesnel olma, eğrisini doğrusunu tartma çabasını yok eder. İnsanı içinde bulunduğu cenah için "gerekçe ve mazeret" üretmeye zorlar.
Bunları hatırlatma ihtiyacını niçin mi duydum? Başbakan geçen gün, "İnternetten bilgi sahibi olunamaz... Olunsa bile ahlak sahibi olunamaz" demiş ya... O bakımdan yani...