Donizetti Paşa'yla ilgili yazımdan sonra, tepki vereceğini düşündüğüm kişilerden biri... Osmanlı- Türk müziği sanatçısı, psikiyatr Dr. Adnan Çoban'dı... Nitekim de öyle oldu. Arkadaşım şöyle demiş:
"Donizetti Paşa, 'Batıcılık' akımının sembol isimlerinden biri. Onun döneminde Türk müziği geri plana itildi, Batı müziği taklit edildi. Paşa kendince iyi şeyler yapmak istedi elbette ama farkında olmadan, bir musiki dejenerasyonuna da alet oldu. Müzisyenliğine diyecek bir şey yok ama misyonu maalesef bu şekilde gelişti. Yine de saygıyla anıyoruz..."
Evet, Osmanlı modernleşmesi tam da böyle gerçekleşti; neredeyse bütün kültür-sanat alanlarında yerli tu kaka edildi, Batılı göklere çıkarıldı. Ancak bir noktayı hatırlatmak isterim:
Her kurumun (veya dönemin) kendi müziği vardır. Bu müzik, biçimiyle ve içeriğiyle o kurumun işleyişine uygundur. Yeniçeriliğin müziği neydi? Mehter...
Ancak Yeniçeri teşkilatı bozuldu. Askerlikten başka her şeyi yapar hale geldi. Bunun üzerine yeni bir askeri teşkilat kuruldu.
Peki bu yeni askeri teşkilatın müziği mehter olabilir miydi? Hayır. Kanlı bir şekilde lağvedilmiş eski teşkilatın müziği, nasıl yenisinin simgesi olabilir?
Peki, ne yapıldı? Kolaya kaçıldı: Geleneksel müzisyenlerin yeni teşkilatın ruhunu yansıtmasını beklemek yerine... Askerin (ve devletin) müziği de Batı'dan ithal edildi.
Batıcılığı eleştirirken şunu hep sormalıyız: O günkü şartlarda yerlisini bulmakkullanmak- yapmak mümkün müydü? (İbrahim Tatlıses, "Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık" demişti ya...)