Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Şişhane değil şeşhane

Okurlarımız, "Altı kaval..." diye başlayan ünlü deyimde, niye "Şişhane" yerine "Şeşhane" yazdığımı soruyor. Çünkü deyimin aslı böyle: "Altı kaval, üstü şeşhane..."
Biraz düşünün... Şişhane'nin altında yer alan kaval ne olabilir? Bir tuhaflık var, değil mi? Anlatmaya çalışayım:
"Uyumsuz iki şeyin bir arada bulunmasını" ifade etmek için kullanıyoruz bu deyimi. Kökeni belli değil. Ancak şöyle bir hikâye anlatılır:
Eskiden topların iç yüzeyi düzdü. Yani "kaval" gibiydi. Zamanla mühendisler, merminin döndüğünde daha hızlı gittiğini, böylece daha delici hale geldiğini buldu. (Futbolda çarpan topun hızlanması da bu yüzden...)
Bunun üzerine topların ve tüfek namlularının içine "yiv" denilen boğumlar, çizgiler koydular. Altı boğumlu yive de bizde şeşhane (yani 6 kısım) dendi.
Ancak bir adamın aklı yatmamış buna. Yarısı eski tip "kaval" (yivsiz), üst kısmı ise "şeşhane" (yivli) bir tüfek yapmış kendine. Olmuş size altı kaval üstü şeşhane bir tüfek.
Zamanla halk, şeşhaneyi, Şişhane'ye dönüştürmüş. Varsın halk öyle kullansın. Ama ben de, öğrenme sevincine sahip okurlarımız için doğrusunu yazayım.
Öğrenmek deyince aklıma geldi: Siyasetçilerin tercihleri farklı. Biri dindar, diğeri milliyetçi, bir başkası Kemalist gençler yetiştirmek istiyor.
Benim hayalim ise sorgulayan gençlerin yetişmesi. İnancı ya da ideolojisi ne olursa olsun, yeter ki kendine verileni olduğu gibi kabullenmesin, "niye ve nasıl" diye sorsun. Ve ancak tatmin edici bir cevap aldığında mutlu olsun.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA