Başkalarıyla birlikte yaşamanın kuralları vardır. "Adabımuaşeret" der eskiler.
Basitçe: "Görgü kuralları".
Kendilerini çevreye "zarif insanlar" olarak sunan... Mesela sık sık teşekkür eden... Sesini yükseltmeyen kişilerin... Başka bazı alanlarda, nasıl birer "kamu bencili" olduklarını izliyorum.
Deniz kenarındaki otelin ilkesi basit:
Odabaşına iki kişilik bir (sabit) şemsiye ve onun altına yerleştirilen iki adet şezlong...
Ancak "pek" kentli orta sınıf elemanlarının, sabahları, henüz iskele boşken, çaktırmadan "alanlarını genişletme" faaliyetlerine şahit olmak artık beni şaşırtmıyor.
Çocuk alınmadığı ve odaların büyük çoğunluğu iki kişilik olduğu için otelin müşterileri (pardon: misafirleri) karıkocalardan ve iş sahibi sevgililerden oluşuyor.
Sabahleyin erken kalkabilenlerden bazıları, tek başına "bir" şemsiye kapma yarışına giriyor.
Örtülerle, havlularla, plaj çantalarıyla dört kişiymiş numarasına yatıyorlar. Karısı bir şemsiyenin altına yatıyor, kocası diğerinin... (Belli ki birbirleriyle sohbet etmekten bıkmışlar.) İlgili arkadaşlara sordum: "Durumun farkındayız, izin vermiyoruz" dediler. Ne yapsaydım, atladıklarını tek tek gösterse miydim?