Wikileaks belgelerine baktığımızda, ABD diplomatlarının Ankara'dan Washington'a geçtikleri telgrafların ikiye ayrıldığını görüyoruz.
1) Sağlaması yapılmamış dedikodular.
2) Diplomatların değerlendirmeleri.
Değerlendirmelerin kimi zaman "bilimsel analiz" kalitesine ulaştığını söyleyebiliriz.
Bu tip nitelikli yorumlardan birini Nisan 2003'te Büyükelçi Robert Pearson yapmış. Konu: Genelkurmay.
Pearson siyasi çekişmelere rağmen, üst düzey generalleri birbirine bağlayan kurumsal güdüler olduğunu belirtiyor. Şöyle:
1) Kemalizm'e olan sarsılmaz bağlılık. (Atatürk'e tapınma ve ordunun, sivil denetimden muaf bir devlet muhafızı olduğuna duyulan inanç.
2) Alt rütbelerde bireysel inisiyatifi hoş görmeyen katı bir kurum kültürü.
3) "Laikliğe" katı bir bağlılık ve kültürel yanları hariç, İslam'a ilişkin her şeyden duyulan korku.
4) Sahip oldukları teşvikleri, bütçe dışı fonları, yüklü emeklilik fonlarını, arpalıkları ve diğer imtiyazları korumaya yönelik güçlü bir irade.
5) Kürtlere karşı duyulan derin şüphe.
6) Kıbrıs'ta çözüme karşı direniş.
7) Askeriyedeki yolsuzluk kanserini temizleme konusundaki gönülsüzlük.
Nisan 2003'ten bu yana tam sekiz yıl geçti. Pearson'ın sıraladığı ve "Vesayet rejiminin altyapısını" oluşturan bu yedi konuda temel bir değişiklik oldu mu? Hayır!
Ergenekon sürecinde ancak darbe heveslileri soruşturuluyor ve yargılanıyor.
Vesayetçi sistemin "hukuki" ve "idari yapısına" ise esastan dokunulmadı. Bunlar yapılmazsa, gün gelir eskiye dönülür.