Dün 2011'in niye siyaseten yüksek tansiyon yılı olacağını 12 Haziran'da yapılacak olan genel seçimler çerçevesinde anlatmaya çalıştık.
Bu tansiyonun birinci faktörüydü.
İkincisi ise elbette 'Açılım' süreci...
Geçenlerde Diyarbakır'da yapılan Demokratik Özerklik Çalıştayı'nda yaşananlar, ortada şiddet yokken de, işlerin nasıl sarpa saracağını gösterdi.
Belki de PKK'lı üç-beş kafadarın, çağdışı kalmış bir üslupla kaleme aldığı bildirinin yankıları Ankara'ya dek uzandı.
Bunun üzerine epeydir suskun olan Genelkurmay da internetten kendi bildirisini yayınladı.
Şimdi Öcalan da dahil, Kürt siyasetinin önde gelen simaları, yanlış yapıldığını söylüyor.
***
Öcalan dedik de... "Başbakan
Erdoğan dikkat etmeli,
suikast olabilir" demesi bence boş laf değil.
Bir süre önce Başbakan'a karşı
12 suikast girişiminin engellendiği söylendi, sonra üstü örtüldü...
Silahıyla, uyuşturucusuyla, insan kaçakçılığıyla ve siyasi oyunlarıyla çatışmalar, devasa bir rant üretiyor.
Akıl var, mantık var, tarihi örnekleri var:
27 yıldır baldan tatlı kârlara alışmış olan
kravatlıapoletli çeteler, barış olsun ister mi?
Başbakan'a suikast son çareleri...
Ona kadar daha nice numara var:
En basitinden... "Keşif" bahanesiyle gönder dağa Mehmetçikleri... Militanlarla çatışma çıksın... Üç-beş şehit cenazesi gelsin... Medya da bir güzel pompalasın...
Görün bakın, ateşkes mateşkes kalıyor mu ortada!
Nispeten sakin ortam aldatmasın: Pamuk ipliğine bağlı bir kılıç asılı yukarıda.
Not: PKK'nın
Tokat saldırısında şehit olanlar için,
"görüntü alınsın" diye tiyatro yönetmeni titizliğiyle bir tören hazırlamıştı askeriye... Adeta,
"İşte sizin açılımınız" mesajı veriliyordu...
MediaCat dergisinin jürisi de, o görüntüyü ilk sayfasına yerleştiren
Milliyet'i birinciliğe layık gördü.
Derdim gazeteyle değil, jüriyle:
"Devlet müsameresi" nasıl birinci olur?
Savaş yanlısı zihniyetin nerelere kadar sızdığının örneğidir bu seçim.