Kemal Kılıçdaroğlu ile Önder Sav arasındaki çekişmenin iç savaşa dönüşmesiyle birlikte, CHP'liler partinin köklerinden kopup kopmadığını da tartışır oldu.
CHP'nin kökleri ilginç bir konu...
Dün bir gazeteden arkadaşlar fikrimi sordu, "Kopmak ne kelime, keşke o kökleri söküp atabilseler" dedim.
Nedeni basit: O kökte demokrasi yok.
İnönü'nün 1945'te Batı âlemine yaklaşmak için çok partili rejim kurma kararı almasına bakıp da, CHP'nin köklerinde demokrasiyi aramak beyhude bir çabadır.
Zaten has CHP'liler, hükümetin Demokrat Parti'ye geçmesini "karşı devrim" olarak yorumlar.
Bu partinin kökeninde önce İttihatçılık, sonra da Kemalizm vardır.
Her iki oluşum da otoriter bürokrasiyi işaret eder. CHP o bürokrasinin partisidir.
Bir açıdan bakıldığında bu hazin bir durumdur: Batı demokrasilerinde siyasi partiler, toplumsal sınıflardan güç alır.
Oralarda partiler; işçilerin, köylülerin ve küçüklü büyüklü sermaye sınıflarının partisidir.
(Tabii bu sınıflar aralarında koalisyon yapar: Gün olur, küçük sermayedarlar, işçileri destekler; gün olur büyük sermayeye omuz verirler.)
CHP ise askeriye çevresinde öbeklenmiş otoriter bürokrasinin partisidir.
Bürokrasinin bir partisi olması, Batı demokrasileri bağlamında hem komik, hem de acıklı bir durumdur. Bu hal akla tek partili faşist ve komünist rejimleri getirir. O rejimler yıkıldıktan sonra partileri de eriyip gitmiştir.
CHP, ülke yönetiminde son sözü askeriye ve müttefikleri söylesin diye vardır.
Kemalizm de işte bu durumu meşrulaştıran ideolojinin adıdır.
Kemalist köklerinden kurtulmadığı sürece, CHP modern bir parti olamaz.
CHP'nin yapması gereken, bürokrasinin anti-demokratik ideolojisini reddederek, sosyal demokrasiyi benimsemektir.
Bu süreci İstanbul büyük burjuvazisi hızlandırabilir. Özetle, büyük sermaye desteğini çektiği gün, CHP darmadağın olur.
Çünkü varlığının önemli bir bölümü, büyük sermayenin sesi olan Aydın Doğan medyasına dayanmaktadır.
Bu askerci grup bugün el değiştirsin, sadece bürokrasi değil, CHP de yarın dımdızlak ortada kalır.
O günler yaklaşırken, CHP bir an evvel Kemalizm'i bırakıp sosyal demokrasiye sarılmalıdır ki karşılaşacağı siyasi krizi ucuz atlatabilsin.
Önder Sav ve "Kemalist kaşları" böyle bir dönüşüme zaten karşı.
"Partiyi halka açacağız" derken ne kadar önemli bir laf ediyorsa, "CHP devrimcilerin partisidir" derken de o kadar gülünç bir laf eden Kılıçdaroğlu, böyle bir dönüşümü gerçekleştirebilir mi? Göreceğiz.
Sosyal demokrasi filan deyince, SSK kökenli Kemal Bey'in aklına hâlâ "et-balık kurumu" filan geliyor ama olsun...
Sosyal demokrasinin ne olduğunu Hurşit Güneş, Umut Oran, Sencer Ayata gibi isimler ve Radikal 2'ye yazı gönderen endişeli akademisyenler ona öğretir. Yeter ki istesin; tornistan yapmasın!