Büyük sermayenin patronlar kulübü TÜSİAD'daki siyasi kaymaya daha önce değinmiştim.
TÜSİAD öteden beri, Ankara'daki askeriye merkezli bürokratik elitle dirsek temasındadır. Ancak kamuoyuna yaptığı açıklamalarında dengeli bir dili tercih eder.
Hatta daha da ileriye gitmiş ve örneğin 27 Nisan 2007'deki e-muhtıra karşısında, "ordunun yaptığı demokrasiye aykırıdır" eleştirisinin ardından, "çözüm erken seçim" demişti TÜSİAD...
Bir vakitler Prof. Bülent Tanör'e demokratikleşme raporları hazırlatan TÜSİAD, artık başka havalarda.
Bir yandan "Avrupa Birliği'ne girmeliyiz" diyor...
Öte yandan Avrupa'daki tüm ilgili çevrelerin, "Yetmese de olumlu" bulduğu Anayasa paketine dudak büküyor, "Hani YÖK, hani Diyanet" diyor. Sanki CHP!
Son olarak da, YAŞ süreci konusunda, "Gotik Emine" üslubuyla, "yargıya ilişkin kaygılardan" söz eden bir açıklama yaptı dernek.
Bence demokrat iktisatçıların, derneğin bu ikircikli tavrının altında yatan ekonomi-politiği bize anlatması gerek: Sahi, TÜSİAD nasıl bu hale geldi?