Deniz Baykal'ı 1970'li yıllarda severdik. Gençti, yakışıklıydı, akademisyendi. Ecevit'ten sonraki lider olarak görürdük.
12 Eylül cuntasının siyaset yasağı bittikten sonra karşımıza çıkan oportünist Baykal'dan ise hiç hoşlanmadım.
Evet, sevmem ama "particilik düzeyinde" Baykal müthiş bir siyasetçidir: Demirel başbakanlıktan gider gelirdi, Baykal ise parti başkanlığından gidip geliyor.
Kendi kitlesi üzerinde olağanüstü bir etkisi var.
Hep "özrü kabahatinden büyük" laflar ediyor... Olaylara ve sözlere takla attırıyor... Demagojinin kralını yapıyor...
Malum olayın üstünden bir hafta geçti: Baykal maşallah partisini toparlamaya çalışan lider pozunda atıp tutuyor.
Ahlaki açıdan yüzde 100 suçlu olabilir ama siyaseten yüzde 120 güçlü durumda.
Bu işi planlayanların elinde daha tahripkar "bombalar" yoksa, Baykal istediği an koltuğuna döner.
Ben derin tasarımcıların bu kadar basiretsiz ve beceriksiz olduğunu sanmıyorum.
Yoksa Baykal'ın pişkinlik katsayısını onlar dahi hesaplayamadı mı?