Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Madem dış mihrakların işi hani bunun yerli işbirlikçisi?

Programı izleyemedim ama yazıya dökülerek haberleştirildiği için neler dendiğini biliyoruz.
TV8'de yayınlanan "Erkan Tan'la Başkentten" adlı programda, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve eski Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk, gizli kamera olayını şöyle yorumluyor:
"Siyaset adamının şeffaf olması, düzgün yaşaması ve iyi ahlaklı olması gerekir. Basın yatak odalarına da girebilir. Basında yer alan haberlere göre, Baykal referandum kampanyalarına katılacakmış. Baykal bu kararı ile CHP için olumsuz sonuçlar doğurabilir.'
' Burada iki fikir var:
1) Siyasetçinin genel-özel her şeyinin medya tarafından kurcalanabileceği.
2) Gizli ilişkisi ortaya çıkan Baykal'ın, referandumda "hayır" diyecek olan CHP'ye zarar verebileceği.

***
Önce ikincisinden başlayalım:
Geçenlerde Rize Üniversitesi'nde bir konuşma yaptım. Sohbet konularından biri de (tabii ki) Deniz Baykal olayıydı.
Bazı öğrenciler "Oh olsun!" dedi. Baykal'ın başına gelenlere seviniyorlardı.
Bazıları da Türk aile değerlerinden söz etti.
Baykal o değerleri çiğnemişti.
Halbuki "asıl mesele" bu değildi.
Baykal'ın ilişkisi tesadüfen ortaya çıksa, hadi neyse... Ama karşımızda bir suç zinciri vardı:
1) Başkasının evine gizlice girmek...
2) Gizli kamera yerleştirmek...
3) Görüntüleri medyaya sızdırmak...
4) Böyle yaparak siyasetin olağan akışına müdahale etmek... (Hukukçular olayda kim bilir daha ne suçlar bulur.) O halde Baykal'ın "aldatması" tali bir olaydır. Asıl önemlisi ona karşı düzenlenen "operasyondur".
Ben bunları anlattım ama öğrencileri tam ikna edemedim. Geleneksel değerlere sahip olup da CHP'ye oy veren birçok kişi Baykal'ın referandum kampanyasına katılmasına kızabilirler.
Yani o noktada Hikmet Sami Türk haklı olabilir.

***
Gelelim basının siyasetçinin yatak odasına girebileceği fikrine... Anlıyorum tabii: Hikmet Sami Bey burada siyasetçinin şeffaf olması gerektiğini "abartarak" anlatıyor.
Yoksa elinde kamerayla gerçekten gardırobundan fırlayacak bir gazeteciyi mazur görecek değil herhalde...
Ancak olaya şeffaflık açısından bakmak da yine asıl sorunu arkaya itiyor.
Baykal ücra bir çay bahçesinde sevgilisiyle el ele otururken... Ya da mesela evin arka bahçesinde öpüşürken yakalanmış değil ki...
Yukarıda sıraladığım dört maddeye bakın:
Bunların hepsi birer suçtur.
"Gazeteci siyasetçinin yatak odasına girebilir" derseniz, "Gazeteci suçtan muaftır" demiş olursunuz.
Böyle bir şey kabul edilemez.
Gazeteci ancak herkese ait olan kamu kaynaklarıyla ilgili olarak bazı sınırları aşabilir.
Örneğin darbe yapmaya hazırlanan askerlerle ilgili belgeleri bulup yayınlamak suç değil, tam tersine ödüllendirilmesi gereken bir çabadır.
Yargıç kararı olmadan bir eve girmek, bir evi dinlemek, bir evin içini görüntülemek ise suçtur.

***
Bizim adımıza Meclis'e giren siyasetçiden şeffaf, ahlaklı, düzgün insan olmasını istemek hakkımızdır.
Ama bu hak, adamın/kadının yatak odasını gözlememizi mazur kılmaz.
Baykal'ın ahlakı kadar, operasyoncuların ahlakını da tartışmamız gerekmez mi?
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, gizli kamera olayının "Dış mihrakların işi" olduğunu söylüyor.
Peki ama "dış mihrak" bu işi kendisi yapmıyor ki! Hani bunun "yerli işbirlikçisi"?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA