Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

İşte gördünüz: 'Yüksek Yargı' zaten bağımsızmış

Başbakan Erdoğan dün İstanbul'da yaptığı konuşmada Yüksek Yargı mensuplarını tarafsız olmaya çağırdı ve eğer siyaset yapmak istiyorlarsa istifa etmeleri gerektiğini söyledi.
Tam olarak şöyle dedi:
"Danıştay'a bir saldırı yapıldı. O saldırı sonrası olay yerine gidenler hükümeti eleştirdi. İtham etti.
Aradan 4 yıl geçti.
"O saldırıyı kınayanlar, bu kez de olayın aydınlatılmasını eleştiriyor ve yine hükümeti eleştiriyor. O gün laikliğin hedef alındığını söyleyenler, bugün rahatsız.
"Yargıda siyasi baskı olduğunu söyleyenler, bizzat kendileri (yargıyı) zaafa uğratıp baskı yapıyorlar.
"Bugün siyaset yolu herkese açıktır. Bugün öyle bir niyeti olan istifa eder, girer. Hem makamda oturup, hem siyaset yapacağım derseniz olmaz.
"Yargının bağımsızlığını dert edinen, tarafsızlığı da dert edinmeli."

***

Başbakan'ın dediklerini yıllardır burada yazıp duruyoruz... Söylediğimiz şudur:
17 Mayıs 2006'daki Danıştay saldırısı, Ergenekoncuların işiydi.
Plana göre tetikçi (Alparslan Arslan) kaçacak ve daha önce defalarca yapıldığı gibi suç, "gerici" diye yaftalanan siyasetçilere yüklenecekti.
Gelişmeler bir müsamereyi andırıyordu: Danıştay Başkanvekili Tansel Çölaşan saldırganın "Allah'ın askeriyim, Allahuekber" dediğini "uydururken", Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise saldırının "Laik Cumhuriyete karşı" yapıldığını söylüyordu.
Ama heyhat! Tetikçi yakalandı...
Zaman geçtikçe saldırının derin bağlantıları olduğu anlaşıldı. Hatta bu nedenle Danıştay ve Ergenekon davaları birleştirildi.
Bu şartlarda, "normal" bir Yüksek Yargı hukukçusunun tavrı ne olurdu?
Meslektaşı Mustafa Yücel Özbilgin'i Danıştay saldırısında yitirmenin de üzüntüsüyle, olayın en ince ayrıntısına kadar ortaya çıkarılması için çaba harcardı.
İnanılır gibi değil ama bizde tam tersi oluyor:
Bazı hukukçular, saldırıyı aydınlatmaya çalışanları, engellemek için ellerinden geleni yapıyor.
Adeta şöyle bir durum:
"Tetikçi yakalandı; hevesimiz kursağımızda kaldı... Ya bu kez de gerçeklerin ortaya çıkmasıyla hükümet puan kazanırsa?"
***

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hiçbir kanuna dayanmadan, tamamen keyfi bir kararla, Üçüncü Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk'in kapısına dayanan savcıları görevden alması şunu da gösteriyor:
* Maşallah, Yüksek Yargının, "bağımsızlıkla" ilgili hiçbir temel sorunu yokmuş.
Baksanıza, sadece Hükümetin değil, yargıcından avukatına, hukukun üstünlüğünü savunan herkesin ateş püskürdüğü kararları, ne de güzel alıveriyorlar.
* Hukukçunun hiçbir hesap verme korkusu olmadan hukuku çiğnemesi... Bundan ala bağımsızlık mı olur?
***

Başbakan Erdoğan, "hukukçu, bağımsızlık kadar tarafsızlığı da önemsesin... Eğer siyaset yapmak istiyorsa cüppesini çıkarsın" derken boşuna nefes tüketiyor.
Çünkü onlar hallerinden memnun:
1) Yüzde 100'e yakın bir bağımsızlıkları var. (Sadece askerin lafını dinliyorlar ve bunu bir bağımsızlık ihlali olarak görmüyorlar.)
2) Bu sayede, halkın teveccüh göstermediği demode fikirleriyle, kimseye hesap vermeden, "yüzde 100 taraflı" bir biçimde siyasete ve adalete müdahale ediyorlar.
Adam zaten siyasetin tam göbeğine atanmış; ne diye seçim meydanlarının tozunu yutsun ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA