İsviçre'nin Basel Kantonu'nda Sosyal Demokrat Parti'den milletvekili olan Türk kökenli Atilla Toptaş, referandumla gelen minare yasağı hakkında bence çok önemli bir açıklama yapmış.
Özetle şöyle diyor: "İsviçre kara para ile zengin oldu ve adeta dokunulmazlık kazandı. Şimdi ABD'nin öncülüğünde hesaplar şeffaflaşacak. ABD'ye olan kızgınlığın faturası Müslümanlara çıktı." (Amberin Zaman, Taraf, 2 Aralık)
***
Son dönemde olup bitenleri anlamak için ben de benzeri bir yaklaşımı kullanıyorum. Örneğin...
Global ölçekte: Türkiye'nin Ermenistan ile yakınlaşması... Suriye, Ürdün, Arnavutluk, Libya ile vizenin kalkması... Mevcut İsrail yönetiminin huzursuzluğu sürerken İran'a ziyaret...
Yerel ölçekte: İzmir ve Çanakkale Bayramiç gibi Kürt göçü almış ve almaya da devam eden yerlerde yoğunlaşan ve giderek ırkçılığa varan yabancı düşmanlığı...
Bu olayların ardında krizle birlikte dünya ekonomisinin yeniden yapılanması yer alıyor.
Başkan Bush döneminde pompalanan Samuel Huntington imzalı Medeniyetler Çatışması projesi sona eriyor.
Bundan sonra, "nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman" olan ülkeler de, Başkan Obama önderliğinde dünya kapitalist sistemiyle bütünleşecek.
Entegrasyon sadece petrol, gaz, maden alımı gibi "Ver doğal kaynağını, al doları" şeklinde olmayacak. O eskidendi.
Ortalama bir kapitalist ülkede ne varsa (üretim, tüketim, bankacılık, kredi kartları, modern pop kültür, demokratik kurumlar, vs.) Müslüman ülkelerde de olacak.
Türkiye bu sürecin, Ortadoğu ve civarındaki başaktörü ve model ülkesi.
***
Ancak küresel kapitalizmin gerektirdiği siyasi yapılardan memnun olmayan kapitalistler, yönetimler ve sınıflar sürece direniyor. Örneğin...
Direnen Kapitalistler: "Serbest piyasa ve demokrasi" beraberinde barışı getiriyor. Bu da çatışmaların bitmesiyle birlikte, daha az silah satılması demek.
Türkiye'nin 25 yıl içinde PKK ile çatışmada harcadığı parayı düşünün.
Bir de buna, küresel silahçıların Ankara'daki lobilerini ekleyin.
"Eyvah, Kürt sorunu çözülüyor, PKK dağdan inecek, bizim para musluğu kapanacak" diye adamlar hop oturup hop kalkıyorsa...
Aynı adamlar CHP'nin ve MHP'nin Açılım düşmanlığını ve Ergenekonik medyanın Başbakan Erdoğan'ı vurma çabalarını ellerini ovuşturarak izlemiyorsa ne olayım!
Direnen Yönetimler: Bunların başında, Başkan Obama'nın İslam dünyasıyla ilişkileri geliştirmesinden rahatsız olan İsrail'in statükocu şahinleri var.
Yakında hem İsrail'de, hem de ABD'deki İsrail lobisinde ciddi bir bölünme olabilir. Obamacılar, statükocuları değiştirip yeni döneme uyum sağlamaya çalışacaktır.
Direnen Sınıflar: İzmir ile İsviçre aynı durumda! İkisi de 'outlet'ik halde! Dramatik seri sonu öyküleri...
Şeffaflaşma çabasındaki küresel kapitalizm, İsviçre'deki "kara paradan tatlı kazançlar sağlayan bankacı sınıfları" vuruyor.
Başbakan Erdoğan'ın "dünya sistemiyle uyumlu olarak Kürt Sorununu çözme çabası" ise İzmir'in Atatürkçü orta sınıfını geriyor ve saldırganlaştırıyor. Yani Kemalistleştiriyor.
Elbette bu süreçler, küreselleşmenin siyasi gerekleri olarak değil, ideolojik kavgalar olarak algılanıyor ve yaşanıyor.
Finalde Türkiye kazanır, Türkçüler kaybeder.