Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek isteyen bir koro var. AKP kendi cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olduğunu açıklarsa, koro genişleyecek.
Şu anda sessiz duranlar da gösteriye katılacak. Kimler mi?
Elbette nisan-mayıs aylarında bağırıp çağıranlar hangi çevredense, yeni simalar da oradan çıkacak.
Koronun öncelikli hedefi Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek. Siz bakmayın " Gül şövalyece bir davranış göstererek çekilsin " demelerine. Gül'den siyasi centilmenlik bekleyenler, ezkaza amaçlarına ulaşırlarsa, arkasından at hırsızlarına yakışacak şarkılar söyleyecek.
Peki Gül aday olur ve seçilirse ne olacak? Koro bir süre akortsuz sesler çıkardıktan sonra dağılacak mı? Yani Turgut Özal'a " alıştıkları " gibi Gül'e de alışacaklar mı?
Hayır. Asla!
Kampanya sürecek.
2004 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, darbe heveslilerinin önünü kestiğinde gazetelerinde " hakarete bir adım kalmış " yazılar döşenmişlerdi.
Mevcut Cumhurbaşkanı Sezer'in en tuhaf, en çelişkili söz ve uygulamalarına dahi ses çıkarmayanlar, Abdullah Gül, Köşk koltuğuna oturduğunda, ona karşı fütursuzca kalem oynatacak, dillerinde hiç kemik olmadığını gösterecek.
'Cumhurbaşkanı Gül' bir şeyi yapsa da kabahatli ilan edilecek, yapmasa da... Söylese de kötü olacak, söylemese de... En hafif cümle, " Dinci Cumhurbaşkanı... " diye başlayacak.
Felaket tellallığı yaptığımı sanmayın: İdeolojileri yara almış, maddi ve manevi çıkarları zarar görmüş zümreler çılgına döner. (Hele hele bu zümreler organize olmuşlarsa ve yemeklerini aynı kaptan yiyorlarsa!)
Onlardan artık ahlak, terbiye, adap, saygı, izan, zarafet, nezaket beklenemez.
***
Peki bunu önlemenin bir yolu var mı?
Bence var!
22 Temmuz seçimlerinden umdukları CHPMHP koalisyonu çıkmayan... Ardından da AKP'nin seçeceği bir cumhurbaşkanı ile karşı karşıya kalan koroda büyük bir gaz sıkışması yaşanmakta.
Bu gazın alınması için 3 yol bulunuyor:
1) Sezer gibi katı laikçi, CHP'den daha CHP'li bir kişinin Köşk'e çıkması (ki valla şampiyonluk kutlaması yaparlar!) Hayalleri böyle ama mevcut Meclis aritmetiğinde bunun mümkün olmadığını da biliyorlar.
2) O zaman ' uzlaşma' şıkkı devreye giriyor. Yani bir " muhallebiyi " Çankaya'ya göndermek. Etliye sütlüye karışmayan, " Aman ne kokayım, ne bulaşayım " diyen, son tahlilde statükoyu sürdürecek bir kişi... (Normal şartlarda AKP'nin böyle bir kişiyi kabul etmesi için aklını peynir ekmekle yemesi gerek.)
3) Ve son şık: Halka gitmek ! Ekim ayındaki referandumun ardından, aralık ayında kurulacak sandıkla cumhurbaşkanını halkın seçmesi... Yüzde 60'ın üstünde oy almış bir cumhurbaşkanına, bu kişi ister Abdullah Gül olsun, isterse başkası, kimse laf edemez. (Yine ederler ama sesler giderek kısılır.)
Bunlar elbette benim yorum, tahmin ve senaryolarım. Siyasette bin bir çözüm yolu var.
Bakalım hangisi gerçekleşecek?