Dün İstanbul Çağlayan'da teröre karşı ' sessiz yürüyüş' yapıldı. Ancak ' cumhuriyet mitingleri' ile kıyaslandığında katılım çok azdı.
Acaba niye? Bunun nedeni hava sıcaklığı ya da vatandaşın teröre karşı ilgisizliği olmasa gerek.
Belli ki dünkü yürüyüşün başını çeken " Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği " ile diğer " sivil devlet kuruluşları " arasında çatlak var.
Emekli askerlerin yönettiği ya da yönlendirdiği sivil görünüşlü kimi 'paramiliter' dernekler, ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'a " Biz olmazsak, siz fazla bir şey yapamazsınız " mesajını mı gönderiyor? Hatırlayın: Miting öncesinde, ısrarla " Ne şeriat, ne darbe " diyen Türkan Saylan, İzmir'de konuşturulmamıştı. Şimdi o ayrılık iyice su yüzüne çıkmış oluyor.
Sloganları karşılaştırmak dahi yeter: Mesela " Genç siviller rahatsız " diyen demokrat ' Siyasal Ufuk Hareketi', " Ne darbe, ne darbe " sloganını atıyordu... İki arada bir derede kalan Prof. Saylan, "ne o, ne öteki" pozisyonunu almıştı... Sözünü ettiğim emekli askerler ise, tam da bir darbe atmosferi oluşturmayı amaçladıkları için konu o noktaya geldiğinde özenle susuyordu...
Dünkü mitingin medyaya yansıyan ilginç görüntülerinden biri de " Kalpaklı Mustafa Kemal " maskeleri takmış, eli bayraklı gençlerdi.
Sıcak havada, eteği mini, göğüs kısmı dekolteli elbiseler giymiş kızların o maskeyi taşıması, " altı kaval, üstü şeşhane " bir durum yaratıyordu. (Deyimin doğrusu budur: ' Şişhane' değil, ' şeşhane' yani ' 6 haneli', ' 6 bölümlü'.)
Popüler kültür böyledir: Başka başka alanlara ait öğeleri bir araya getirerek şaşırtıcı imgeler yaratabilir.
Olaya siyasi tarih açısından baktığımızda da aşuresel bir durumla karşılaşıyoruz: Yürüyüşte Atatürk maskesi taşıyarak terörü durduramadığı için hükümeti suçlayan bu gençler, önemli bir gerçeğin farkında değil.
Atatürk'ün iktidar olduğu 1923-1938 döneminde, irili ufaklı 16 Kürt ayaklanması meydana geldi. Yani değil "Atatürkçü" olmak, Atatürk'ün kendisi bile o isyanları engelleyememişti.
Demek ki izlenen politikalar yanlıştı!