Geçen gün internet üzerinden gönderilen üslubu terbiyesiz, Türkçe'si Allahlık, içeriği mantıksız kimi mesajlara değinmiştim. Ardından da sormuştum: "Öğretmenler, bunları yazanları siz mi yetiştiriyorsunuz? Siz değilseniz, kim?"
Elbette kışkırtıcı bir soruydu bu. Bir gencin yetişmesinde tek faktörün öğretmenler olmadığını bilmez miyim?
Amacım öğretmenler başta olmak üzere okurlarımızın bu ciddi sorun üzerinde düşünmelerini sağlamaktı.
Peki sonuç ne oldu?
Öğretmen olduğunu belirtenlerden gelen mesajları birkaç kategoriye ayırabiliriz:
1) 'Peki iyiler nasıl yetiştirdi' diye laf yetiştirerek, meselenin kendilerini ilgilendiren bölümünü es geçenler.
2) Komplo teorilerine başvuranlar.
3) Tarikatları, cemaatleri suçlayanlar.
4) Ailelerin çocuk üzerindeki etkisine karşı fazla bir şey yapamadıklarını itiraf edenler.
5) Öğretmenlerin de hatalarını kabul edenler.
Verilen cevaplar içinde beni en çok ilgilendirenler dördüncü ve beşince kategoriye girenler.
Çünkü ben, aile-arkadaş ortamına birinci derecede önem verenlerdenim. Öğretmenlerin etkisi ondan sonra gelir.
Bakın bir öğretmen ne diyor:
* "İki yıl öncebir kız öğrencimin arkadaşlarıyla argo ve kavga ederekşmasını düzeltmek için epey uğraştım. Ta ki bir gün onun yolda annesi ve kardeşi olduğunu tahmin ettiğim kişilerle küfürlü konuşmasını duyuncaya kadar... Yani havanda su dövdüğümün farkına vardım." (H.U.)
Bir başka öğretmen ise olayın çeşitli boyutlarına değindikten sonra, lise eğitiminin üniversite sınavına endekslenmesindeki bozukluğu dile getiriyor:
* "Tartışma yok, fikir yok, düşünce yok, proje yok. ÖSS'nin olduğu bir sistemde bunlar olamaz zaten.Çocuklar yazılı kağıtlarındaki yorum sorularına yorum yapamıyorlar. Çünkü test çocukları. İki kelimeyi üst üste getiremiyorlar, getirdiklerinde de böyle durumlar ortaya çıkıyor." (T.G.)
Neyse... Konu derin ve çok yönlü. Birkaç kişinin içine kurt düşürdümse ne mutlu bana.
Ancak iki noktanın altını çizmem gerekiyor: Yolladıkları mesajlardan anlıyorum ki bazı öğretmenlerimizin Türkçe'si yetersiz. Mesela "tabii" yerine "tabi" yazıyorlar. Bir anlık dalgınlıktan söz etmiyorum; koca bir yazı boyunca defalarca tekrarlanıyor. Bilmedikleri bir şeyi çocuklara nasıl öğretecekler?
Bazıları ise sorunu kavramamış, beni suçlayarak ya da hakaret ederek işin içinde sıyrılmaya çalışıyor! Onları da 'okuduğunu anlama' ve 'adabımuaşeret' kurslarına göndermeli.