Aşağıdaki konuşmayı geçen gün, bayram ziyareti sırasında bir tanıdığımla yaptım. Ben sadece sordum, o yanıtladı. Sohbet, siyasetle doğrudan hiçbir ilişkisi olmayan sokaktaki bir vatandaşın, cumhurbaşkanlığı seçimine ve bugüne kadar adı geçen kişilere nasıl baktığı hakkında ipuçları veriyor:
- Cumhurbaşkanı kim olsun?
- Bir kere Tayyip Erdoğan olmasın.
- Niye karşısınız? Eşi türbanlı diye mi?
- Yooo! Daha 52-53 yaşında Cumhurbaşkanı olacak, pasif görevde geçen 7 yılın ardından hayatı bitecek. Halbuki henüz genç. Başbakan olarak yapacak daha çok işi var.
- Abdullah Gül'e ne dersiniz?
- O da cumhurbaşkanı olmasın. Evet; iyi, yumuşak, kolay diyalog kurabilen, sempatik bir kişi ama...
- Aması ne?
- Dışişleri Bakanlığı kolay bir bakanlık değildir. Abdullah Gül geçen yıllar içinde bu işi öğrendi. Başta Avrupa'nın olmak üzere tüm ülkelerin liderlerini, yöneticilerini tanıdı. Onlarla nasıl konuşması gerektiğini biliyor. Devam etsin.
- Bülent Arınç'a ne dersiniz?
- O kavgacı. Maraza çıkarır. Aslında cumhurbaşkanlığını çok istiyor. Tayyip Erdoğan vazgeçerse, mutlaka hamle yapacaktır.
- Kim olsun peki? AKP dışından biri?
- Yoo, AKP içinde de o makamın hakkını verecekler var. Mesela ben (Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı) Mehmet Aydın'ı beğeniyorum. O olabilir. Başkası da olabilir. Ama Meclis içinden olmalı.