Aprondaki deve şamatası vesilesiyle erken Cumhuriyet dönemi havacılık tarihine bir göz attım. Kaynak: Stuart Kline'ın yazdığı ' Türk Havacılık Kronolojisi' (Havaş Yayınları). İşte birkaç ilginç olay:
7 Nisan 1924: FrancoRoumaine şirketine bağlı iki pilot Ankara üstünde uçarken 15 bin küçük Türk bayrağını aşağıya attı. Bayrakların üzerinde "Fransız kanatları Türk Cumhuriyeti'ni ve onun hükümetini selamlar" yazıyordu. Pilotlar Mustafa Kemal'in eşi Latife Hanım'a da bir bu ket çiçek getirmişti. Bu gösterinin ardından ilk resmi ParisAnkara uçuşu gerçekleştirildi.
28 Ocak 1925: Vecihi (Hürkuş) Bey, kendi imal ettiği uçakla İzmir'de bir uçuş yaptı. Ancak 'teknik denemesi yapılmamış aletle başkalarının hayatını tehlikeye soktuğu' için 15 gün ev hapsiyle cezalandırıldı.
14 Ekim 1930: 'Uslanmayan' Vecihi Hürkuş'a, yeni yaptığı uçağı, gerekli mercilere bilgi vermeden ve muayene ettirmeden İstanbul'dan Ankara'ya uçurduğu için yetki belgesi verilmedi. Kızan Hürkuş uçağını sökerek, trenle Prag'a taşıdı. Çek havacılık yetkilileri, ayrıntılı bir incelemeden sonra, ' uluslararası nitelikte, iyi bir spor ve eğitim uçağıdır' diploması verdi. Vecihi Bey trenle gittiği Prag'dan uçağına binerek döndü.
28 Haziran 1934: İran Şahı Rıza Pehlevi'nin İstanbul'u ziyareti şerefine, kent halkına, Tekel İdaresi tarafından, renkli atlastan minik paraşütlere bağlı paketler içinde likör ve sigara atıldı.
30 Ağustos 1936: Planörcü Ali Yıldız akrobasi gösterisi yapmak üzere havalandı. Derken planörü çeken tel koptu. Ne var ki tel, planöre bağlı kalmıştı. Ali Yıldız, İstanbul'da inecek bir yer aramaya başladı. Sultanahmet Meydanı insanlarla dolu olduğu için buraya konmaktan vazgeçti. Sarayburnu'na yöneldi. Denize inecekti. Ancak planöre bağlı kalan tel Gülhane Parkı'ndaki ağaçlara takıldı. Planör ağaçların üstüne kondu. Hastanede Ali Yıldız'a niye denize inmediği sorulduğunda şu cevabı verdi: " Efendim ben yüzme bilmiyorum ."