Hani "Araştırmacı çalışmasının ' doğruluğunu' ispatlamak durumunda değildir. Çünkü araştırmanın nasıl yapıldığı zaten ortadadır. O halde siz onun ' yanlışlığını' ispatlamak zorundasınız" demiştim ya...
Geçen gün bir akademisyen dahi, "Bu söylediğiniz ' Bilim adamı kafasına estiği gibi sallayabilir' anlamına gelir" mealinde bir mesaj atınca... Konuya tekrar değinmek şart oldu.
Hayır, o anlama gelmez. Anlatayım: Bilimci araştırmasını yapar. Ondan sonra bunu diyelim ki kitapmakale haline getirir.
Bu kitapta araştırmayı nasıl yaptığı... Benzeri araştırmalarda ne gibi bulguların ortaya çıktığı... Örneklemi ve kontrol grubunu hangi ölçütlere göre oluşturduğu... Bu ve benzeri tüm bilgiler (ki araştırmanın ' metodolojisi' yani ' yöntembilimi' denir) kitabınmakalenin başında yer alır.
Yani araştırmanın 'ispatı' (ki bu teknik anlamda asla bir 'ispat' değildir, çünkü bilimin ucu açıktır) budur. Sonra sıra eleştiriye gelir.
Eğer bir araştırmadan kuşku duyuyorsanız; şu iki yoldan birini (ya da ikisini birden) seçmek durumundasınız:
1) Araştırmayı ayrıntılı bir biçimde inceleyerek yanlışlarını, eksiklerini bulursunuz.
2) Daha doğru, daha geçerli, daha hassas bir araştırma yaparak (ya da zaten yapılmışsa; onu zikrederek) diğer araştırmayı bilimin çöplüğüne gönderirsiniz.
En azından yukarıdaki birinci şıkkı yerine getirmeden, bir araştırmayı eleştiremezsiniz.
Hiç unutmam, bir okurumuz, " N'olmuş yani, ben de sokağa çıkarım... 10 kişiye sorarım... Oldu sana araştırma " demişti.
Olmadı tabii! Bunu yayınlarsanız size herkes güler. Niye? Çünkü... Genellikle yayının başında yer alan metodoloji bölümünde ne diyeceksiniz? "Sokağa çıktım, 10 kişiye sordum." Eee? Bu mu yani? "Evladım, sen git önce üniversitede 'araştırma metotları' dersi oku, ondan sonra gel" derler adama. Anlaştık mı?