Bizim yakın tarihimizde önemli sınavlar vardır. İlki 'milli güvenlik' dersindendi: Kurtuluş Savaşı verildi, 1923'te başarıyla çıkıldı...
İkinci sınav ' demokrasi' dersindendi. 1946'da başlayan sınavlar epey sürdü. Müdahalelere rağmen bunda da başarılı olundu: Önce 10 üzerinden 5 alındı, zamanla not yükseldi.
Üçüncü sınav 1983'te yapıldı. Ders: ' Serbest piyasa ekonomisi'. İhracat mihracat derken geçer not alındı.
Bugün dördüncü sınava girmiş bulunuyoruz. Ders: ' Küreselleşme'.
Çok zor geçiyor. Özelleştirmeler... Yabancı sermaye... Çin rekabeti... Bilgisayarlaşma... Derken şimdi de kredi kartı meselesi.
Paradan sıfır atılacağı söylendiği zaman telaşlananlar olmuştu: ' Halk olayı kavrayamaz .' Ben önemsemedim: ' Birkaç sorun çıkar ama bizim halk bu işe çabuk alışır' diye yazdım. Öyle de oldu. Gördüğünüz gibi o noktada temel bir mesele yok.
Buna karşılık kredi kartı dert yaratıyor. Niye? Çünkü ' kağıt ve metal' para; ' somut', gözle görülür, elle tutulur bir şey.
Kredi kartındaki ise dijital para; yani ' soyut', elle tutamıyorsun. Soyut düşünceye alışık olmayan Türk halkı, somut parayla cebelleşiyor ama dijitalsanal paraya henüz hakim olabilmiş değil.
Onu da becerecek ama maalesef canı pahasına!