Eski başbakanlardan Bülent Ecevit (81) roman yazmaya başladı. Konu: Türklerin, Osmanlı dönemindeki durumu... Henüz öğrenme aşamasında olduğu için bilgisayar kullanırken sıkıntı çektiğini belirten Ecevit, "Yine de romanı yıl sonuna kadar bitireceğimi sanıyorum" diyor.
Bu cümleyi duyduğumda, Ecevit'in bir 'edebi eser' yaratma derdinde olmadığına karar verdim. Belli ki romanı, fikirlerini ortaya koymak için kullanacak.
Nereden mi anladım? Salı akşamı Salah Birsel'in 'Günlük' adlı kitabını okuyordum. 25 Ocak 1950 tarihli notunda, şair kocasını evde şiiriyle baş başa bırakan bir kadından söz ediyor. Kadın alışverişe gitmiş. Döndüğünde de adama sormuş: "Tamam mı, şiiri bitirdin mi?"
Birsel de diyor ki: "Mayonezi ya da soğan salatasını yapmak bile daha çok zaman gerektirirken, sanat eserini yaratmayı dakikalara vuran bu anlayış önünde doğrusu ben korku duymaktayım."
Salah Bey, ardından da Cevat Fehmi'ye (Başkut) dokunduruyor: "Bay Cevat Fehmi, 'Soygun' adlı müthiş eserini (!) bir hafta içinde tamamladığını söylemekten çekinmemektedir. Ama dikkat edin, hiç çekinmemektedir!"
Yani: Amaç ortaya gerçekten bir sanat eseri koymaksa... Ne zaman biteceği belli olmaz. Yalapşap bir çalışmayla ortaya kitap çıkar ama sanat eseri çıkmaz.
İşte Ecevit'in yazmaya başladığı ve 'yıl sonuna biter' dediği kitabın bir sanat eseri olmayacağını buradan biliyorum.