Baden Wüttemberg Eyaleti'nin, özellikle Alman vatandaşlığına geçmek isteyen Müslümanlara yaptığı 'Vicdan Testi'ne geçen gün değinmiştim. Söz konusu test 'ayrımcı' ve 'aşağılayıcı' bulunmuştu.
Bu yönde eleştiriler yapanlar arasında Orhan Pamuk da bulunuyor. Ünlü yazar, "Demokratik biçimde tepki gösterelim; bu testle Müslümanlara karşı ayrımcılık, hatta ırkçılık yapılıyor" diyor.
***
Şimdi gelin konuyu bir adım öteye götürelim. Evet haklı olarak bu testi eleştiriyoruz ama istisnasız her gün Türkiye'de tam da bunları tartışıyoruz.
* Kızlarını okula göndermeyen ailelere karşı 'Haydi Kızlar Okula' ya da 'Kardelenler' türü kampanyalar açmıyor muyuz?
* 19 Mayıs törenleri öncesi kızların giyeceği şortların uzunluğu polemik konusu olmuyor mu?
* Her kurban bayramı aynı feryat kopmuyor mu: "Kurbanlık hayvan kaçmasın diye önce ayakları kesilmez; günahtır... Sokak ortasında kurban kesilmez, kanı kanalizasyona akıtılmaz!"
* Dayak yiyen kadınların öyküleri dizilere konu olmuyor mu? Şu sıralar Radikal gazetesinde tam da bu işleniyor! 'Mor Çatı' kadın sığınma evleri niye kuruldu?
* 'İmam nikahı' ya da 'töre cinayeti' kimin kavramları? Bizim mi, Almanların mı?
* Meclis'te dahi çok eşli milletvekilleri yok mu? İki-üç evlilik yapmak, daha sonra miras davalarında sorunlar yaratmıyor mu?
Bu örneklere daha nicelerini ekleyebilirim. Özetle diyorum ki: Politik açıdan 'vicdan' testine karşı çıkalım... Ama onun aynı zamanda Türkiye'nin sorunlarını yansıttığını da bilelim.
Kimse kendini kandırmasın.