Otel odasında ölü bulunan Ata Türk'ün tabutu bayrağa sarıldığı için kızanlar çok oldu. Tabii bunda 'Semranım'ın 'Oğlum şehit oldu' demesinin etkisi de büyük. Hemen itirazlar yükseldi: "Senin oğlun şehitse, dağlarda ölen Mehmetçik ne oluyor?"
Tepkilere ben de katılıyorum.
Ama gelin bu noktada durmayalım, bir adım öteye geçelim. Dün burada Türk Bayrağı Tüzüğü'ne göre tabutu bayrağa sarılacak insanlardan söz ettim: Türk Hava Kurumu başkanı gibi, resmi okul müdürü gibi...
Ata'nın bayraklı tabutuna karşı çıkanlar biraz da şu noktayı düşünsünler: Mesela, emekli bir bucak müdürü öldüğünde niye tabutu bayrağa sarılıyor? Ya da mesela bir fakülte dekanı? Neden?
Nedir bunun mantığı?
Ata'nınkine karşı çıkın, eleştirin peki ama diğerlerine niye sesinizi çıkarmıyorsunuz? Adamın biri tatile giderken trafik kazasında ölüyor... İşi neymiş? Emekli komiser. Tamam, o zaman ebedi uykusuna bayrakla uğurlayacağız.
Bir başka adam özel bir şirketin araştırma laboratuarında çalışırken kalp krizinden ölüyor... İşi neymiş? Kansere karşı ilaç geliştiren bir genetik profesörü. O halde bayrağa sarmayacağız. (İlla sarmak istiyorsak, 'mülki amir'den izin alınacak.)
Hangi mantık emekli memuru, mesela şehit bir askerle aynı kefeye koyuyor? Ve yine hangi mantık, o emekli memuru, insanlığa hizmet eden bir bilim adamından önemli sayıyor?
Sıradan sayılacak bir devlet görevlisini, cenazesinde dahi sivillerin üstüne çıkaran Türk Bayrağı Tüzüğü'nü elden geçirmek gerek.