Haber çarşamba günü bizim gazetenin birinci sayfasındaydı. Konu: İstanbul Caddebostan'da ' 40 Yıl Sonra Yeniden' sloganıyla hizmete sokulan plaj. Manzara: Millet ortalık yerde soyunup giyiniyor. Donsuz çocuklar viyaklıyor. Mangal yapanlar, şakada şukada tavla atanlar, seyyar satıcılar, bikinililere doğru dikize yatanlar. Ve elbiseyle denize giren kadınlar!..
Akşam gazetesi de aynı haberi " Nezih bir yer olması beklenirken plaj, Caddebostan sakinlerine illallah dedirtmiş durumda" diye okurlarına sundu.
Valla oranın ' nezih' bir yer olacağını kim umut ediyordu, bilemeyeceğim. Ama ' bu haliyle' olamayacağı aşikâr.
Çünkü eskiden ' duhuliye' denilen giriş parası alınmıyor. Kuraldır: Böyle bir yere alt sınıflar ve eğitim seviyesi düşük insanlar rağbet eder. Piknik yaparken pijama giyen Türkler, sıcaklar bastırınca bedava plaja akın eder.
Tabii bu durumdan Caddebostan gibi ' kalburüstü', ' mutena' bir semtte oturanlar da rahatsız olur.
Tercih edilecek yollar belli: 1) Ya ' popülizm' yapıp plajın bu halini koruyacaksınız... O vakit de civarda oturan ' elit' kesimin şimşeklerini üstünüze çekeceksiniz. 2) Ya da girişi paralı yapacak ve (mesela) kıyıya Bodrum'daki gibi iskeleler kuracaksınız.
Bakalım İstanbul Belediyesi hangisini tercih edecek? Bu arada bir hatırlatma: Sanılanın aksine 40 yıl önce, yani 1960'larda da durum aynıydı. Paralı plajlarda 'kalite' daha yüksekti. Denize girmenin bedava olduğu yerlerde ise tam bir ' curcuna' göze çarpardı.
Yani o zaman da biri ' nezih'ti, diğeri ' halk işi'.