Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

'Hayır' demeyi öğrenmek

Önceki gün, yönetim ve işletme danışmanı, yaşam koçu Mahir Ünal
ile yaptığım sohbetten söz etmiştim. Devam edelim.
Biliyorsunuz eğitici, yol gösterici, antrenör anlamındaki 'koç' kelimesi bize İngilizce'den geldi. 'Coach' insanları ve malları bir yerden diğerine taşıyan araçlara verilen ad. Yani 'koç' istenilen hedefe ulaşmamızı sağlıyor.
Yaşam koçluğu da buna benziyor: Sizin hayata bakışınızı yeniden organize ederek, kaynaklarınızı verimli biçimde kullanmanızı sağlayarak hedefinize varmanıza yardımcı oluyor.
Koça başvuran kişilere 'danışan' adı veriliyor. Bir kere danışanın ruhsal bir sorunu olmaması gerekiyor. Eğer böyle bir durum varsa, koç danışanı hemen bir psikoloğa gönderiyor.
Eğer kişinin akıl ve ruh sağlığı yerindeyse o zaman koçluk süreci başlıyor ve birlikte şu sorulara cevap arıyorlar: Ben kimim? Ne istiyorum? Nasıl yapabilirim?

***
Tabii bunlar biraz soyut, teorik şeyler. Mahir Ünal ile konuşurken konu döndü dolaştı benim de sıkıntısını çektiğim bir noktaya geldi.
Benim şöyle bir özelliğim vardır: Hayatımı rahatlıkla açarım. Bunun sonucunda, mesela bir arkadaşım taleplerde bulunmaya başlar. Bir, iki, üç derken zamanla iş o hale gelir ki istemediğim, hatta nefret ettiğim durumlarla karşılaşırım. Sonuçta o kişiyi hayatımdan silerim ve rahatlarım. Ama tabii bu arada bir arkadaşımı kaybetmiş olurum.
" Hah " dedi Mahir Ünal, " İşte tam da yaşam koçunun ilgileneceği bir durum. Birçok kişi sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini bilmez. Yani ne istediğini bilmez. Ne istediğini bilmek ise kim olduğunu bilmekten geçer. " Yaşam koçu danışana kim olması gerektiğini öğretmiyor. Yani ' sen şöyle ol, böyle ol' demiyor. Kimliğinin, sınırlarının ve kapasitesinin farkına varmasını sağlıyor. Böylece kişi 'hayır' diyebiliyor: " Dur bakalım arkadaş, sen benim sınırlarımı ihlal ediyorsun! " Böylece insandaki potansiyel ortaya çıkıyor.
Koç işe, karşı tarafa ayna tutmakla başlıyor. "Sen kendini şöyle sanıyorsun ama aslında böylesin" diyor. Tabii kişinin bunu kabullenmesi zaman alıyor. Ancak bir kere durumu kavrayınca süreç hızlanıyor ve ikinci aşamaya geçiliyor: Hedefin ne?

***
Mahir Ünal insanlarda üç temel hedef olduğunu belirtiyor: Güçlü olmak, ünlü olmak, başarılı olmak.
Mesela para kazanmak istiyorsun... İyi ama bu parayla ne yapacaksın? Diyelim ki genel müdür (ya da milletvekili) olmak istiyorsun... Niye? Asıl hedefin ne? İnsanları yönetmek mi? Herkesin seni tanıması mı? Yoksa başarını kanıtlamak mı? Bunu da saptadıktan sonra bir sonraki aşamaya geçiliyor: Belli bir strateji uygulayarak... Yani bugün, bu hafta, bu ay yapacaklarını belirleyerek... Bilgini, görgünü, ilişkilerini, tecrübeni seferber ederek hedefe varmaya çalışmak! Bu süreci Mahir Ünal, 'kağıtları yeniden karma' diye adlandırıyor. Yani elinize fazladan bir joker vermiyor. Şapkadan tavşan çıkarmıyor. Kapasitesini yeniden düzenleyerek kişiyi hedefe taşıyor.
Ünal sadece çok sayıda şirkete danışmanlık, eğitim, koçluk hizmeti vermiyor. Davranış Bilimleri Bölüm Başkanı olduğu Newport International Üniversitesi'ndeki derslerine devam ederken, aynı zamanda üç yıldır
BJK'de mentörlük yapıyor. Altyapı antrenörlerine ve genç futbolculara koçluk yapıyor; BJK Futbolcu Araştırma Merkezi'nin (Befam) çalışmalarıyla ilgileniyor. (Yarın bu konuda bir iki noktaya daha değineceğim.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA