Son zamanlarda internet gazeteciliğine övgüler düzmek moda oldu. İnternet haberciliğinin diğer iletişim araçlarıyla nasıl da rekabet ettiği... Hız konusunda gazeteleri geride bıraktığı... TV ve radyo ile rekabet ettiği filan söyleniyor.
Bunlara bir itirazım yok. Ancak şunu hemen belirteyim: Türkiye'de, 'medya dedikodusu' haricinde henüz internet gazeteciliği yok!
Ne demek istediğimi açmaya çalışayım.
Bir gazeteyi değerlerinden ayıran en önemli ögelerden biri 'özel haber'dir. Yani kuruluşun kendi elemanlarıyla ürettiği, şekillendirip okurlarına sunduğu ve genellikle diğer gazetelerde olmayan haberlerdir. Bu faaliyet normal şartlarda; geniş, tecrübeli bir kadroyu gerektirir. Onun dışında bir gazete ajanslardan da (Anadolu Ajansı, Cihan Haber Ajansı, Reuters gibi) faydalanır.
Bizdeki internet siteleri ise kendi haberlerini üretemiyor. Çünkü kadroları, imkanları, mali yapıları buna yetmiyor. Sonuçta tüm yaptıkları; TV'de çıkan, gazete yazılan haberleri alıp kendi sitelerinde tekrar yayınlamak. Ayrıca ajanslara abone olan haber sitelerini de kullanıyorlar.
Özetle 'gazetecilik' değil 'haber derlemeciliği' yapıyorlar. Yani büyük çoğunluğu ikinci el...
***
Gelelim 'medya dedikodusu' meselesine... Şu anda 'haber sitelerini' genellikle medyacılar hazırlıyor. Bir iki kişi yetiyor bunun için... Site yöneticilerinin gazetelerde, TV'lerde çalışan arkadaşları var. Onlar sayesinde medya kuruluşlarından 'haber' alıyorlar.
Eskiden her gazete ve dergide 'dedikodusu' güçlü arkadaşlarımız vardı. Bunlar diğer kuruluşlarda çalışmış, tecrübeli, çevresi geniş kişiler olurdu. Öğle saatlerine kadar eski işyerlerine ilişkin dedikoduları toplar; öğleden sonra da yayarlardı. Diğer gazetelerde neler olup bittiğini bilmek onlara prestij kazandırırdı. Çünkü rekabet açısından faydalıydılar.
Artık bu tür kişilere gerek kalmadı. Medya kuruluşlarında çalışan 'dostlar', sitelere haberi oturdukları yerden geçiyorlar.
Özetle: Şu anda Türkiye'de internet haberciliği diye bir şey yok. Ama tabii bu bir başlangıç; ileride o da olacak.